21 Mart 2009 Cumartesi


2021'de ne olacak diye merak ediyorsanız. Birgün gazetsinin 2021 manşetine bir bakın.. Tayyip Erdoğan ne hale gelmiş?

Birgün gazetesi, "Bir gün herkese BirGün gerekebilir" sloganıyla verdiği ilanda, 2021 yılında yapacakları haberi şimdiden veriyor. İşte o ilan...

'Hem çirkinsin hem de gerizekalısın'


Okan Bayülgen, yarışma programı sunan ve aynı zamanda oyunculuk yapan Sema Öztürk'ü konuk ettiği programda, Öztürk'e söz hakkı vermeyerek profesör konuğunu dinlemeyi tercih etmişti. Programın süresinin bittiğini söyleyen Bayülgen'e Sema Öztürk itiraz etmiş ve bu duruma çok bozulmuştu.

Verdiği demeçlerde Okan Bayülgen'in kendisini sadece 'güzel' olduğu için oraya çağırdığını ifade eden Sema Öztürk ile ilgili olayı Tuba Ünsal yayında hatırlattı.

NTV'deki 'Sade Vatandaş' programında Okan Bayülgen'e "Senin gibi bir adamın şeyi oluştu programa gelenleri kötü duruma düşürüyorsun. Evlendin diye mi oldu, ne oldu? Geçen gelen Sema'ya olduğu gibi" diyerek yaşanan o sürece gönderme yaptı.

Bu sözlerden sonra Okan Bayülgen ve Tuba Ünsal uzun süre bu konuyla ilgili atıştılar. Programın konuklarından Yetkin Dikinciler sessizce dinlerken Asuman Krause de olayı tiye alarak Okan ve Tuba'ya takıldı.

İşte o ilginç diyaloglar:

Okan: Ben anlattığı herşeyi dinliyorum, soruyorum. Sema'ya mı üzüldün? Sema'nın katıldığı programda bir profesör konuk vardı. Sema onun ne anlattığını bilmiyordu. Adam önemli bir vakfın araştırmasını anlattı. Türkiye'deki 10 adamdan 7'sinin iktidarsız olduğunu söyledi. Bütün dayak yiyenleri, siyasetteki zaafiyetleri, yaşanan cinayetleri, bütün bir Türkiye profilini ortaya çıkaran aile araştırmasının sonuçlarını anlattı. Sema da lafa giriyordu. Ben de 'sus' dedim. Bir de iltifat ettim 'güzel bir hanımsın' falan dedim. Bütün kadınlar bana düşman oldu. Sen de dışarı çıkınca bana kötü davrandı falan diyebilirsin..

Asuman: Başkası olsa der, hep Tuba'yı konuşturdun diye. Böyle bir saçmalık yok yani! İsteyen konuşur..

Okan: Evet ama programcılık şöyle bir şey değildir ki: Biz yüzme yarışı yapmıyoruz. Herkese kronometreye basıp bilmem ne değil..

Tuba: Bunun yerine daha güzel bir şeyden bahsedelim. Özür dilerim (Asuman'a söylüyor)

Okan: Sen program çıkışında Sema'ya deki 'Ben işin doğrusunu öğrendim'

Tuba: Ben tanımıyorum. Tanıdığım birisi olduğu için değil. Sadece ben özür diliyorum ama şu cümleye bozulmuştum. 'Güzel bir kızsın. Buradaki profesörün cümleleri dinlensin diye sen orada oturuyorsun'!

Asuman: Hiiihhh öyle mi dedin?

Okan: Öyle dedim! Bir tane çakmak ister misin? (Yanağını gösteriyor)

Asuman: (Yumruk atar gibi yapıyor) Bu bütün Semalar için..

Tuba: Bu bir bayanı çok yerin dibine sokacak bir laftır. Karşındaki kadına diyorsun ki 'Sen güzelsin ama konuşacak hiç bir cümlen yok. Yani sadece güzelsin ve o yüzden burada oturuyorsun'

Asuman: Ya evet ben de güzelim, ben de geldim oturuyorum burada.

Okan: Bundan sonra böyle bir durum olduğunda 'Hem çirkinsin hem de gerizekalısın' derim olur biter..

Tuba:Tamam peki

(Gülüşmeler)

Okan: Yani bir de çok güzel de bulduğumdan değil ama o zaman dedim ki sizin gibi güzel bir hanım falan filan.. Bundan sonra derim ki hem çirkin hem gerizekalısın!

...

Tuba: Asuman seni çok beğeniyorum. Gerçekten dünya şekerisin, televizyona da çok yakışıyorsun. Bence Okan'ın yanında başlasan ve artık şekerlik bölümünü sen alsan! (Okan'a dönerek) Artık sen de izlenmeyeceksin. Güzel bir kız hem şeker.

(Asuman Krause çok şaşırdı ve kahkahalar atmaya başladı. Bayülgen ise bu sözler karşısında bir an şaşırıp kaldı ve güldü)

Okan: Valla beni izlemedikleri için ben sürekli güzel kız çağırıyorum zaten, ne yapayım çarem yok..

Tuba: Çok izleniyorsun işte işin şeyi de bu!

Okan: Peki

.....

(Programın sonunda Okan Bayülgen olayla ilgili imalı bir göndermede bulundu)

Okan: (Asuman Krause'ye dönerek) Çok teşekkür ederiz geldiğiniz için. Size yeterince zaman ayıramadık. Çıkışta gazeteciler bekliyor. Bir kaç açıklama yaparsın herhalde.

Asuman: (Kahkahalar)

Okan: Tubacım, size de teşekkür ederiz. Sanıyorum ki barıştık bu programda bana öyle geliyor, gidereyak, hı?

Tuba: (Önce hiç bir şey söylemedi ve kafasını salladı) Tamam!

Televizyon Gazetesi

Başbakan işaret etti, RTÜK harekete geçti!




Mehmet Ali Erbil’in Çarkıfelek programındaki sözleri RTÜK’te kriz yarattı. Erbil’in Çarkıfelek programındaki İstanbul’dan bindiği İDO Vapurunun AKP’nin seçim otobüsünü beklediği için 20 dakika geç kalktığı yönündeki sözleri üzerine RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı rapor hazırladı. Ancak rapor RTÜK Başkanı Zahid Akman tarafından, kurula sunulmadan direk olarak Yüksek Seçim Kurulu’na gönderildi.

RTÜK’ün CHP’li üyeleri Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak Yüksek Seçim Kurulu’na gönderdikleri yazıda, RTÜK’ün, 11 Mart’ta aldığı kararı hatırlattılar. Karara göre; “RTÜK’ün İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nca hazırlanan izleme raporları; Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın sözlü önerisi üzerine, herhangi bir Üst Kurul kararı alınmaksızın süresi içinde bilgi için Üst Kurul üyelerine sunularak, Yüksek Seçim Kurulu ya da ilgili il veya ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilmesi" gerekiyor.

Bu Üst Kurul kararına göre, raporların Üst Kurul’da oyalanmamakla beraber, süresi içinde yani 3984 sayılı RTÜK Yasası’nda belirtildiği gibi YSK’ya sevkinden 1 gün önceden bilgi için Üst Kurul üyelerine dağıtılması gerektiğini ifade eden Sevinç ve Dadak, Üst Kurul toplantısında da, YSK’ya gönderilecek ilgili izleme raporlarının alınan bir gönderme kararı üzerine gönderildiğini belirttiler.

“BİR SONRAKİ KURULUN GÜNDEMİNE BIRAKILMALIYDI"

Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak, YSK’ya gönderdikleri yazıda durumun usule aykırı olduğunu belirterek şunları söylediler:

“Hal böyleyken, Üst Kurul’un 18 Mart 2009 tarihli toplantısı öncesi üyelere dağıtılmayan Fox TV’ye ait ve Mehmet Ali Erbil’in sunduğu Çarkıfelek programını içeren 19 Mart tarihli RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı raporu toplantıdan bir gün sonra Üst Kurul Başkanı Zahid Akman tarafından YSK’ya gönderilecek raporlar arasına konulmuştur. Söz konusu raporda sunucu Mehmet Ali Erbil Çarkıfelek programında basına da yansıdığı gibi İstanbul’dan bindiği İDO Vapurunun AKP’nin seçim otobüsünü beklediği için 20 dakika geç kalktığını ve vapurda sadece iktidara yakın olarak bilinen Kanal 24’e ait televizyonun izlenebildiğini belirtmiş ve bu durumu kınamıştı. Bu yayına ilişkin RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi uzmanlarınca hazırlanan raporun, 18 mart tarihindeki üst kurul toplantısından sonra 19 mart 2009 tarihinde hazırlanmış olması nedeniyle bir sonraki Üst Kurul toplantısında alınacak toplu kararla YSK’ya sevki gerekirdi. Bu usul izlenmeyerek Üst Kurul Başkanı’nın, toplantı tarihiyle çeliştiği halde üyelere bilgi vermeden bu raporu YSK’ya sevk edilen raporlar içine katması 3984 sayılı yasamıza aykırıdır. Kaldı ki Çarkıfelek programında Mehmet Ali Erbil’in dile getirdiği rapora konu olay hem Kanal 24 yönetiminin hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın yaptığı açıklamalarla doğrulanmıştır. Rapor içeriğindeki program sunucusu Mehmet Ali Erbil’in sözlerinde bu haliyle de bir ihmal bulunmamaktadır ve yaşanan bir olayın kamuoyuna haber olarak duyurulmasından ibarettir.

ERDOĞAN MEHMET ALİ ERBİL'İ İŞARET ETTİ

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin "hakaret edip, iftiralar attığını" belirterek, "Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon... Hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap" dedi.

Karaman Aktekke Kent Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan Başbakan Erdoğan, "Milletimizin önünde muhasebemizi yapıyoruz. Yaptıklarımızı, hizmetlerimizi anlatıyor, projelerimizden, daha fazla yapacaklarımızdan bahsediyoruz. Ne CHP'sinde ne MHP'sinde bunları göremezsiniz. Muhalefetin nasıl bir dil kullandığını görüyorsunuz, nasıl hakaretler ettiklerini, nasıl iftiralar attıklarını görüyorsunuz" diye konuştu.

ERBİL NE SÖYLEMİŞTİ?

Mehmet Ali Erbil canlı yayında Ak Parti hakkında "Bunlar her şeyi kendilerine yontuyor. Tek partili döneme mi döneceğiz acaba? Yaa siz böyle koyun gibi olursanız döneriz valla ona göre. Bunları da kimse size söyleyemez, sıkar biraz. Ülkeyi zor günler bekliyor" demişti.

Bu sözlerin ardından Uğur Dündar kendisine "yandın Mehmet Ali" deyince de ertesi günkü yayınında "hapishaneye iç çamaşırı falan getirirsiniz artık. Sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" diye tavrını sürdürmüştü.

Müge Anlı küplere bindi

GAZETECİLER: ATV'de yayınlanıyor; "Müge Anlı ile Tatlı Sert... Programın ismi de bu... Tatlı kısmı yok... Ya da günahını almayalım biz hiç denk gelemedik... Program daha çok "sert" ve "ajitasyon" formatında...

Bir garip program... Garip diyoruz çünkü... Bu tür programlarda genelde iki konuk kapışır, sunucu ayırmaya çalışır... Bu programda ise sunucu Müge Anlı celallenip konuklarıyla kavgaya tutuşuyor...

Daha bu sabah denk geldiğimiz bir kavga anını aktaralım sizlere... Bursa'dan kendini medyum diye niteleyen bir zatı bulup ekrana çıkartmış... Adam, kısmet açtığı iddiasında... Müge Hanım da onun için çağırmış... Daha doğrusu dişine göre ekranda parçalayacağı, fırça atacağı, o attığı fırçada da haklı olacağı bir zat olduğu için onu tercih etmiş belli ki...

Şu diyaloğu bir okuyun anlarsınız durumun vahametini;

Müge Anlı: Hadi say 7 kısmet nedir? Sayamıyorsun çünkü atıyorsun...
Konuk: Saydım ben size...

Müge Anlı: Ben anlamadım yeniden say... 7 kısmet kapısından söz ediyor, kısmet kapılarını bile sayamıyor. Bu adamdan ne fayda gelir... Bu ilim diyorsun, sen daha o ilmi alamamışsın...
Konuk: Bu ilmin ne olduğuna siz karar veremezsiniz. Müge Hanım müsade eder misiniz... Müsade eder misiniz...?

Müge Anlı: 7 kısmet kapısı var diyorsun, say diyorum sayamıyorsunuz.
Konuk: Sayıyorum siz anlamıyorsunuz...

Müge Anlı: Yaaa... Yaa... Ben anlamıyorum, çünkü ben size inanmıyorum, inansam anlayacaktım...
Konuk: İlk sorduğunuzda ben size bunları saydım...

Müge Anlı: Hayır sayamadın...
Konuk: Ben diyorum ki bunu maddeleştiremezsin...

Müge Anlı: Sen maddeleştiriyorsun... Senin dediğini söylüyorum. 7 kısmet kapısı maddeleştirilemez diyorsan 7 maddedir... Say o zaman...
Konuk: Ben de size diyorum ki insanın nefes almasından tutun yediği ekmekten herşeye kadar insanın kısmetidir...

Müge Anlı: Yaaa.... Senin karşına çıkan insanların hepsi saf değil.

Bu sırada Müge Hanım celallenip ayağa kalkmış... Elleri bellerinde... "Nasıl seni rezil ettim, nasıl fırçaladım" gibisinden bir havada...

BİRAZ DA DUYGU SÖMÜRÜSÜ...

Programın diğer konuğu da oğlunu bir cinayete kurban veren acılı anne... Askerden döndükten sonra taksicilik yaparken 10 TL için öldürülmüş... Olayın failleri yakalanmış...

Acılı anne ekrana çıkarılmış, gözyaşı döktürülüyor... Yürek yarası yeniden deşiliyor... Peki bu neden yapılıyor? Bunun anneye ne faydası var?

Ekrandaki diğer kadrolu konuk (sanırız bir hukukçu) başlıyor ateşli bir konuşma yapmaya;

-"Yakalanmış yapanlar... Bir şey diyemiyoruz... Lanet olsun bu insan kılığında olanlara... Lanet olsun... Lanet olsun... Lanet olsun... Bu mübarek cuma günü ona rahmet diliyorum. Mekanı cennettir hiç merak etmeyin!"

Canlı yayında uçtu uçtu kim uçtu

Esra Ceyhan’ın programında bugün ilginç dakikalar yaşandı. Programa katılan ve 6 yaşından bu yana geleceği önceden gördüğünü iddia eden Sadri Yıldız, bir anda bağırarak yerinden fırladı ve stüdyoda yuvarlanmaya başladı.

Olayın ardından Yıldız, stüdyodan dışarıya çıkartıldı. Esra Ceyhan soğukkanlılığını korurken Yıldız’ın yanında oturan şarkıcı Tarık Mengüç’ün olayın şokuyla eli ayağı titredi.

Görüntüleri izlediğinizde gülmekten kendinizi alamayacaksınız...

Düşünce Gücüyle Zayıflama


Yasemin Soysal geçtiğimiz hafta çıkan “Tek Şişman Beyniniz” isimli kitabında modern yaşamın en büyük problemlerinden biri olan aşırı kilo sorununa farklı bir bakış açısı getiriyor. Kitap yüzlerce örneğini gördüğümüz diyet reçeteleri ile dolu kitaplardan bir hayli farklı tarzda yazılmış.

Soysal kitabında “mucize” bir diyet reçetesi ya da listesi vermiyor, kitapta, zayıflamaya çalışırken yapılan hataları, beynimizi nasıl yanlış programladığımızı neşeli ve kolay anlaşılır bir dille aktarıyor.

Tartılardan Kurtulun
Kitabında, son derece masum görünen tartıların bizlere nasıl kilo aldırdığını, olumlu düşünce sandığımız pek çok şeyin aslında nasıl kilo almamıza neden olduğunu, askıda duran eski kıyafetlerimizin bedenimizi kilo almaya nasıl programladığını ve geçmişimizden getirdiğimiz şartlı reflekslerin ne yaparsak yapalım bizi kilo sorunu ile baş başa bıraktığını da okuyucularıyla paylaşıyor.

Pozitif düşünce diye bir şey yoktur! Sadece düşünce vardır…
Yasemin Soysal kitabında, zihnin illüzyonların etkisinde olduğunu açıklıyor. Zihin, olumlu ya da olumsuz düşünce gibi şeyleri algılamakta zorlanıyor diyor Soysal, onun için olumlu ya da olumsuz düşünme diye bir şey yok; yalnızca düşüncenin kendisi var. Bu nedenle bizler belli düşüncelere programlandığımız sürece bu düşüncenin arkasındaki niyet iyi de olsa sonuç o kadar iyi olmayacaktır.

Sonunda o pastayı yersiniz
Beyninize, “pasta yeme!” diye bir komut verdiğinizde bu komut olumlu bir niyet içeren olumlu bir komut olabilir. Fakat zihin eyleme değil pasta düşüncesine odaklanır ve pasta düşüncesi aklından geçtiğinde onu yemek için gerekli olan fizyolojik süreçleri başlatır. Siz istediğiniz kadar pasta yememeye çalışın içinizdeki gerilim artar ve sonunda o pastayı yersiniz.

Bu nedenle zihnin, yaşanılan ortam ve doğru düşünme alışkanlığı ile düzenlenmesi gerekir. Bunun için örneğin büyük tabaklar yerine küçük tabaklarda yemelisiniz. İstediğiniz şeyi yeyin; isterseniz pasta yiyin; ama bunu büyük bir tabakta değil küçük bir tabakta yiyin. Büyük tabağın içinde bir porsiyon pasta size küçük gelecektir; ama aynı pastayı küçük bir tabağa koyarsanız, zihniniz bunun çok fazla olduğunu düşünmeye başlayacaktır.



Kitaptan inciler…

Tartının kilo aldıran cazibesi
Kilo vermeye başladığınızda tartıya çıkmak en büyük hatadır. Kilo vermek isteyen biri, sıklıkla şu cümleleri kurar:

“Ben 10 kilo veririm ve daha sonra kilo vermem durur”

“Ben daha 70 kilonun altına inmedim, Allahım 70’e kadar geliyorum sonra kilo vermem duruyor.”

Bu cümleleri çok masumca kurduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Eğer 70 kilonun altına inemeyeceğinize inanıyorsanız, o zaman bu gerçekleşecektir.


Eski kıyafetler kilo aldırır
Azimle hırsla 10 kilo verdiğinizi kabul edelim. Peki, eski kıyafetleriniz niçin hala dolapta duruyor? Cevabı çok açık:

“ Ya tekrar kilo alırsam, o zaman giyecek kıyafetim olmaz”

“Zaten sürekli kilo alıp veriyorum, şişmanlamamam için hiçbir sebep yok. Tekrar kilo aldığımda giyerim ”

Esasında bilinçaltına verdiğiniz komut şöyledir: Nasılsa yeniden kilo alacağım o yüzden bu kıyafetleri saklamalıyım.


Doğru bildiğiniz yanlışları düzeltin
1-“ En kötüsüne hazırlan, daha iyisini elde edersen mutlu olursun!”
Bu fikri unutun

2- "Daima olabileceğiniz en mükemmel “size” odaklanın"
Bu hayalperestlik değildir

3- "Zayıflayamayacağınıza “inanıyorsanız” kendinizi kandırmayın"
Kesinlikle zayıflayamayacaksınız

4- Gerçekten zayıflamak istiyorsanız buna inanın!

5- Şişman olduğunuzu düşünüyorsanız yemek istediğinizde “Ben böyle de güzelim” demeyin.

6- Güzel bir fiziğe sahip olmak için dua edin.

7- Kilo alırken tartılabilirsiniz ama kilo verirken tartılmayın

8- Size büyük gelen kıyafetlerinizden kurtulun

9- İnmek istediğiniz bedene uygun bir kıyafet alın ve onu ayrı bir yere asın

10- Büyük ve çukur tabakları çöpe atın

11- Zayıflama sürecinde siyah renge takılıp kalmayın


Kimler okumalı
Malumunuz yaz geliyor, kış ayları boyunca aldığımız kiloları verme telaşıda başlıyor. Kadın ya da erkek kilo sorunu yaşan kişiler, hızlı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyen, aynı zamanda hayatlarının pek çok alanında olumlu ilerleme kaydetmek isteyenler bu kitabı okumalısınız.

Yasemin Soysal kimdir?
İzmir doğumlu. 2003 yılında birincilikle girdiği Celal Bayar Üniversitesi, Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu Spor Yöneticiliği bölümünden, yine derece ile mezun oldu. 2000 yılında başlayan profesyonel spor yaşamında pek çok ödül ve derece aldı. Tramplen ve Kule atlamada Türkiye birinciliklerini elinde tutan Soysal, halen milli takımla çalışmalarını sürdürmektedir.

Yasemin Soysal’ın Üniversite bünyesinde yaptığı bilimsel çalışmalar sonucu, ortaya koyduğu “zihin potansiyelleri ve Zayıflama” programı büyük ilgi gördü. Bu çalışma, görsel ya da yazılı basında daha çok “Zihin Gücü ile Zayıflama”, “düşünce gücü ile yeni bir kadın yaratma” adı altında geçti. Bu programlarında, 1000’e yakın kilo problemi yaşayan kişi ile çalışma yaptı. Bu süreç içinde master tezini tamamladı. Türkiye’de zihin gücü, zayıflama programlarının ilk yaratıcısı olan Soysal, aynı zamanda yaptığı bilimsel çalışma ile Türkiye ilk defa zihin gücünün, zayıflama üzerindeki başarısını bilimsel olarak kanıtladı.

Tayyip Erdoğan M.Ali Erbili çizdi.


Mehmet Ali Erbil geçtiğimiz gün canlı yayında Ak Parti'ye veryansın etmişti. Erdoğan bugünkü konuşmasının içinde Erbil'i anmadan edemedi. Başbakan'ın ünlü şovmeni çizdiği anlaşıldı. Erdoğan hem Baykal'a hem Erbil'e yanıt verdi: "Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon... Hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap'' dedi.

ERBİL'LE BAYKAL İYİ ANLAŞIR

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bunların lügatinde hizmet diye bir kavram yok. Yatırım diye, üretim diye bir sözcük yok. Tek bildikleri karalamak, çamur atmak, demagoji yapmak. Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon, hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap. Onunla iyi anlaşırsın ama kusura bakma bizim işimiz var. Biz bu ülkenin ciddi meselelerini konuşuyoruz. Ha benim milletim bir şov yapacak 29 Mart akşamı o zaman nasıl bir şov olacağını göreceksin. Ve milletim orada, sandıkta demokratik bir şov yaparak dersini verecek, bunu göreceksin.

LAF SALATASI YAPMA DÜRÜST OL

Kampanya boyunca hakaretten başka bir şey üretmediler. Bana, şahsıma, aileme, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na ve Başbakanlık makamına en ağır ifadeleri kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar. Onlara defalarca söyledim 'Bak Sayın Baykal varsa eserinle konuş'. Allah aşkına 'hiç benim eserim şudur' diye duydunuz mu? Bahçeli'ye dedim 'Varsa bir eserin onu söyle' de ki 'şurayı biz yaptık' şimdi bana cevap veriyor. Diyor ki 'Başbakan 79 yılı inkar ediyor' Ben 79 yılı inkar etmiyorum, ben senin Başbakan Yardımcılığı yaptığın döneme atıfta bulunuyorum. Sen ne yaptın? Sen bunu söyle, diyorum. Orada farklı bir laf salatası yapma dürüst ol. Ben sana sesleniyorum, Baykal'a sesleniyorum, ne yaptınız, bana bunun cevabını verin, diyorum.''

Kılıçdaroğlu açık ara fark attı.


Seçime kısa bir süre kala partiler arasındaki büyük rekabet meydanlara taşıyor, seçim meydanları ise karşılıklı atışmaların yaşandığı arenalara dönüşüyor. Medya Takip Merkezi(MTM), yerel seçim yarışında adayların basın yansımalarını mercek altına aldı. İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir belediye başkan adayları ile ilgili yayımlanan haberleri inceleyerek rapora dönüştüren MTM'nin verilerine göre, yerel seçimin basındaki yarışına damgasını vuran başkan adayı, Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Medya Takip Merkezi, heyecanın her geçen gün daha da arttığı yerel seçim yarışının basın yansımalarını mercek altına aldı. 1 Şubat-15 Mart tarihleri arasında basında, İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir belediye başkan adayları ile ilgili yayımlanan her haberi tek tek inceleyerek rapora dönüştüren MTM'nin verilerine göre, yerel seçimin basındaki yarışına damgasını vuran başkan adayı, Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

KILIÇDAROĞLU PARTİ LİDERLERİYLE YARIŞTI

Araştırma döneminin basında en çok haber ve yazıya konu olan belediye başkan adayı, açık arayla CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Yolsuzluklara dair açıklamaları ve dürüstlüğe yaptığı vurguyla öne çıkan Kılıçdaroğlu, AKP adayı Kadir Topbaş karşısında güçlü bir rakip olarak konumlandırıldı. 1 Şubat-15 Mart tarihleri arasında gazete ve dergilerde toplam 2 bin 751 habere konu edilen Kılıçdaroğlu'na basının ilgisi, Topbaş'a göre yüzde 44 daha yüksek oldu. İstanbul için yarışan Mehmet Bekaroğlu, Ahmet Turgut gibi isimler ise, Kılıçdaroğlu-Topbaş basındaki çekişmesinin gölgesinde kaldı. Bin 914 habere konu edilen Topbaş'ı, 399 haber ile Saadet Partisi Adayı Mehmet Bekaroğlu izledi. MHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Turgut ise sadece 114 haberde yer aldı.

ERDOĞAN VE BAYKAL'DAN SONRA GELİYOR

Kılıçdaroğlu, sadece tüm adaylar arasında en çok ilgi gösterilen isim olmakla yetinmeyerek, pek çok parti liderini de geride bıraktı. Erdoğan ve Baykal'dan sonra en çok haber yapılan üçüncü isim olan Kılıçdaroğlu'nun, basında MHP lideri Devlet Bahçeli'den bile daha fazla yer alması, araştırmanın dikkat çeken bir diğer başlığıydı.

ANKARA ADAYLARI ARASINDAKİ YARIŞIN GALİBİ GÖKÇEK

MTM'nin raporuna göre, Ankara adayları arasında en büyük rekabet yine AKP ve CHP arasında yaşandı. AKP adayı Melih Gökçek, bin 787 haber ve yazı ile ilk sıraya yerleşirken, CHP adayı Murat Karayalçın'dan yüzde 53 oranında daha fazla habere konu oldu. Bin 166 haber ile ikinci sırada olan Karayalçın'ı MHP'nin adayı Mansur Yavaş 443 haber ile izledi.

CHP İZMİR'DE LİDERLİĞİNİ KORUYOR

1 Şubat-15 Mart tarihleri arasında, basında en çok yer bulan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, açık arayla, CHP adayı Aziz Kocaoğlu'ydu. Kocaoğlu, en yakın rakibi Taha Aksoy'dan bile 2.5 kat daha fazla habere konu edildi. Taha Aksoy, 734 habere konu edilirken,İzmir'in MHP Adayı Müsavat Dervişoğlu ise 153 haber ile basında yer buldu.

Tek seferde yuttu!


Teriyer cinsi köpek sahibinden habersiz evden ayrılınca dev bir yılanın kurbanı oldu. Aç hayvan teriyer köpeği bir defada yuttu.


Avustralya'nın kuzeyindeki Katherine bölgesinde teriyer cinsi bir köpek dev piton yılanının kurbanı oldu. Sahibinden habersiz evi terk eden köpek, arka bahçede piton tarafından yenildi.

Köpeğin sahibi yılanı buldu ama artık çok geçti. Köpek yılanın gövdesinde bir çıkıntı gibi duruyordu. Yılanın, köpeği tasma ve künyesiyle birlikte yuttuğu belirtildi.

Sevimli köpeğin sahibi yılanın karnının yarılarak, çok sevdiği köpeğinin kurtarılmasını istedi ama uzmanlar bunun mümkün olmadığını söyledi. Yılan yuttuğu anda köpeğin korkudan bile ölmüş olabileceği belirtildi.