26 Ekim 2009 Pazartesi

Bihter Behlül'ü yatakta kadınla bastı! Aşk-ı Memnu´da heyecan dorukta!

Aşk-ı Memnu'da geçtiğimiz hafta yayınlanan bölümünde, Kıvanç Tatlıtuğ’un canlandırdığı Behlül karakteri, yasak aşkı Bihter’i (Beren Saat) barda tanıştığı güzelle aldattı.

Halit Ziya Uşaklıgilin ölümsüz eserinden uyarlanan ve izlenme rekorları kıran Aşk-ı Memnuda heyecan doruğa çıkıyor.

Dizinin, geçtiğimiz hafta yayınlanan bölümünde, Kıvanç Tatlıtuğ’un canlandırdığı Behlül karakteri, yasak aşkı Bihter’i (Beren Saat) barda tanıştığı güzelle aldattı. Dağ evine gelen Bihter, Behlülün ihaneti ile sarsıldı.

Aşk-ı Memnuda bu hafta yaşadığı hayalkırıklığı ile deliye dönen Bihter, intikam oyunlarına başlıyor. Bihterin Adnan ile yakınlaşmasını hazmedemeyen Behlül ise evi terk ediyor. Aşıklar arasında esen sert rüzgarlar aileyi farklı bir durumla karşı karşıya getirecek.

Facebook'tan süper zeka oyunu!

Sid Meier"in yarattığı dünyaca ünlü Civilization oyun serisi gelecek yıl içinde ismiyle Facebook uygulaması olarak online ve ücretsiz olarak oynanabilecek. İşte ayrıntılar!

Sid Meier"in yarattığı Civilization serisi gelecek yıl içinde ismiyle Facebook uygulaması olarak online ve ücretsiz olarak oynanabilecek.


Sid Meier"in yarattığı ve en popüler strateji oyunlarının başında gelen Civilization serisi gelecek yıl içinde ismiyle Facebook uygulaması olarak online ve ücretsiz olarak oynanabilecek.

Sıra tabanlı strateji oyunu olan Civilization, oyuncuların bir medeniyet seçip, o medeniyeti tarih öncesi çağlardan günümüze getirme çabası üzerine kurulmuş bir oyun. Oyunda yeni şehirler kurabilir, yeni birimler üretebilir, yapay zeka ile yönetilen diğer medeniyetlerle diplomatik ilişkilere girebilir hatta savaş açıp ürettiğiniz birimlerle fetihler yapabilirsiniz.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Cici kız değilim

Son dönemde Hakan Eratik’le yaptığı sürpriz evlilikle gündemde olan Yeşim Salkım, sözleri ve yaşam tarzından dolayı kendisini eleştirenlere sert yanıt verdi:



“Kimseye hesap vermek zorunda değilim. Vergimi ödüyorum, ahlaksızlık ya da hırsızlık yapmıyorum. Anneliğimi, kadınlığımı, sanatımı yaşıyorum. Bu kadar basit. Ben buyum, kimse için cici kız olmayacağım.”

Yeşim Salkım, Hakan Eratik’le yaptığı sürpriz evlilikle bir kez daha magazin gündeminin üst sıralarına yerleşti... Şimdilerde ne dese olay oluyor, ne söylese polemik yaratıyor. Herkes aksini düşünse de bunu isteyerek yapmadığını ileri süren Salkım, 5’inci kez nikah masasına oturmasını eleştirenlere de sert yanıt veriyor: “İnsanlar hayatlarındaki erkekleri bir türlü yola getirememişler ve bu başarısızlığı
bana yüklüyorlar!”

Yeni albümünüz “7”yi çıkardınız. 13’üncü albümünüz olmasına rağmen neden adı “7” peki?
- Kimse derin bir mana aramasın... 7 uğurlu bir sayıdır. Ayrıca albümde 7 şarkı var. Köpeğimizin adı da Seven (ıngilizce’de yedi demek) olduğundan bu isim aklımıza yattı.

Meslekte 20’nci yılınızı dolduruyorsunuz. Kalıcı olmak tesadüfi değil herhalde...
- Elbette ki değil... Bugüne kadar gerçekten çok önemli isimlerle çalıştım. ılk albümde Onno Tunç, ikinci ve üçüncüde Ozan Çolakoğlu, sonrasında Sezen Aksu, Aysel Gürel, Garo Mafyan, şehrazat, Melih Kibar... Dediğiniz gibi meslekte profesyonel olarak 20’nci seneme girdim. Yıldız Tilbe’nin de şarkısını okudum, Fikret şeneş, Çiğdem Talu, şevket Talu, Sezen aksu, Melih Kibar, Aysel Gürel ve şehrazat’ın şarkısını da... Daha kimi okuyabilirim?

Bir Serdar Ortaç eksik kalmış...
- Serdar’ı hakikaten hep takdir etmişimdir. Söz-müzik anlamında Serdar Ortaç, Kenan Doğulu ve Mustafa Sandal çok değerli isimler ama onların şarkıları bana göre değil. Onların eserlerini yeni jenerasyon şarkıcılar daha iyi yorumluyor.

KADINLIĞIMIN FARKINDA DEĞİLDİM

Yeşim Salkım daha bir “kadın kadın” bu albümün görsellerinde... Ne oldu, nedir bu değişimin nedeni?
- Artık kadınım çünkü...

Daha önce değil miydiniz?
- Daha önce kadınlığımın çok farkında değildim. Bu albümde okuduğum şarkıların ağırlığıyla bana bir dinginlik geldi.

Albümün sizin için ailevi bir değeri de var. Hem babanızın şarkılarını okudunuz, hem de albümü kızınız Gizem’e ithaf ettiniz.
- İlk defa Gizem’in adını bu kadar telaffuz ediyorum. Aslında bu albüm bir kandırma çabasıydı. Amerika’da tiyatro okumak istiyor. O gitmesin diye her şeyi yapabilirim, ama kararlı. Yakında New York’a gidecek. Tiyatro ve halkla ilişkiler bölümlerini birlikte okuyacak.

Kızınızı yıllarca basından sakladıktan sonra bu yıl ön plana çıkarmanızın nedeni ne?
- Bugüne kadar Gizem’i sakladım, çünkü çok küçüktü. Olayların tam bilincinde değildi. Artık 19 yaşında ve ne yapacağını kendisi bilir. Gazeteciler çekeceklerdir elbette, çünkü şöhretli bir annenin kızı.

Gizem oyuncu olmak istiyor, bu da artık daha fazla kameralar önünde olacağı anlamına geliyor. Sizin bu anlamda tavsiyeleriniz olacak mı kendisine?
- Ben neler gördüm, deşme yaramı. Bana sorsa, “Bu işi burada yapacağım” dediğinde “asla” derdim. Çünkü karşılığında ödediğimiz bedel, kazandıklarımızdan çok daha ağır.

Sizin ödediğiniz bedel neydi?
- Çok bedel ödedim. ınsanlığımdan, kendimden, kadınlığımdan... ınsanlar “Yeşim Salkım mı, dört dönüm bostan yan gel Osman” sanıyor. Bu önyargı kuyruğu dik tutmaktan kaynaklandı. ıçimde kopan fırtınalardan kimsenin haberi olmadı.

Hakan Eratik hayatınızda yokken ciddi bir depresyon tedavisi görüyordunuz zaten... Bu tedavi hâlâ devam ediyor mu?
- Bitmek üzere. Hayatımın son 10 yılında gitmediğim psikiyatr, kullanmadığım ilaç kalmadı. Dışarıda kimseye belli etmiyorum ama yüreğime döndüğümde içimde hakikaten fırtına var. Tekrar dünyaya gelsem bu işi yapar mıyım bilmiyorum doğrusu...

KİMSE İÇİN CİCİ KIZ OLMAYACAĞIM

Hakan Eratik’le evliliğiniz hakkında çıkan haberleri nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
- Ne diyeyim? Soru soruyorlar, cevap veriyorum, sonra olay oluyor. Mesela “Nasıl kadından hoşlanırsınız?” dediler, “Ben kadının iffetlisini severim” dedim. “Nasıl erkekten hoşlanırsın?” deseler ona da aynı yanıtı vereceğim aslında. Çünkü ben insanın namuslusunu severim. Ama yanlış yansıttılar bu sözü... “Tek gecelik ilişkileri onaylamıyorum” diyorum, bundan normal ne olabilir? Tek gecelik ilişkiler kadını kırar, onurunu incitir. Bir erkeğin masasındaki meze gibi olur. Bu akşam önündedir, ertesi gün erkek herkese anlatır. Bu kadar basit... Ben demiyorum ki kadın gitsin de erkeğin kölesi olsun. Buna zaten karşıyım. Karşı olmasam boşanıp evlenir miydim? Beni hiçe sayan bir adamın yanında durmam diyorum. Bahsettiğimiz şey hem kadın hem de erkeğin iffeti. Ahlak sadece belden aşağıda aranmamalı, beyin ile kalp arasında da aranmalı. Kaldı ki ben “En doğrusu benim, en ahlaklısı benim” demedim hiçbir zaman.

İnsanlarda son zamanlarda “Biz bir kere evlenemedik, kadına bak kaçıncıya evleniyor” demeye başladı.
- Bunu yaşayan o kadar çok kadın var ki aslında... Bunu diyenler “Esra Erol ile ızdivaç”ı izlesinler de Türkiye’nin gerçeğini öğrensinler. Ev kadını çıkıyor, üçüncü kocasını ekranda arıyor. “Siyaset Meydanı”nda kadının biri çıktı “Doğuda kadın olmak, ölmek demektir” dedi. Siz neyin feministliğinden bahsediyorsunuz? ınsanlar hayatlarındaki erkekleri bir türlü yola getirememişler, şimdi hayatlarındaki başarısızlığı bana yüklüyorlar.

Evlenmek başarı mıdır peki?
- Onlar böyle değerlendiriyor. Ben ise insan ilişkilerimin kuvvetli olduğunu düşünüyorum sadece... Hayatımda bir eşimin olmasını istemem kendi tercihim. Ben başkalarına “Neden bunu seçmediniz?” demiyorum, kimseyi yargılamıyorum. Hep onlar saldırıyorlar. Bense eğleniyorum, hayatı ciddiye almamaya çalışıyorum. Zaten yeterince sıkıntımız var. Kimseye hesap vermek zorunda değilim. Vergimi ödüyorum, ahlaksızlık, hırsızlık yapmıyorum. Anneliğimi, kadınlığımı, sanatımı yaşıyorum. Bu kadar basit. Ben buyum, kimse için cici kız olmayacağım.

ANNEM EN İYİSİNİ BULDU

Gizem, sen annenin Hakan Eratik ile evlenmesini nasıl karşıladın?
- Annem mutluysa benim için hiç sorun değil. Zaten Hakan Abi’yi çok seviyorum. En iyisini buldu annem sonunda... Annem zaten bana hiçbir zaman baba eksikliğini hissettirmedi. Yıllarca hem annem hem de babam oldu. şimdi onun mutluluğu beni mutlu erdiyor.
Yeşim Salkım: Gizem artık bir genç kız... Dolayısıyla Hakan’la ne kadar mutlu olduğumu gözlerime bakıp anlayabiliyor.

Türk Telekom'un yeni internet tarifesi

Türk Telekom yeni internet tarifesinde önemli değişikliklere gitti.

Türk Telekom, bugün başlattığı yeni tarifesi ile daha önce 1 Mbps hızında sunduğu erişim hizmetini sekiz katı hızına çıkararak, yaklaşık aynı fiyattan sunmaya başladı.

Kurum, bugün yaptığı toplantıda 8 Mbps hızında internet erişimini tek tarifede topladığını açıkladı.

Yeni tarifeye göre daha önce 1 Mbps bağlantı hızını 4 GB, 6 GB ve sınırsız kota seçenekleri ile sunan Türk Telekom, yeni tarifesinde bu bağlantı hızını 8 Mbps'e çıkarıyor.

Belirlenen yeni toptan satış tarifesine göre Türkiye'deki Internet Servis Sağlayıcılar'ın (ISS) daha yüksek hız ve daha uygun fiyatla hizmet sunabileceği belirtiliyor.

YENİ FİYATLAR

Toplantıda konuşan Türk Telekom Pazarlama ve İletişim Başkanı Erem Demircan, yeni 8 Mbps hızı için fiyatların ISS'lerin daha önceki kar marjları ile orantılı hesaplandığında yaklaşık olarak şu seviyelerde oluşacağını söyledi:

Aylık Kota Eski 1 Mbps Fiyatı Yeni 8 Mbps fiyatı

4GB 26.8 TL 29 TL

8GB 36 TL 39 TL

Sınırsız 46 TL 49 TL

Fiyatlara tüm vergilerin dahil olduğunu söyleyen Demircan, sınırsız kota seçeneğinin ise isminden anlaşılacağı gibi sınırsız olmadığını, kullanıcılar tarafından suistimalini engellemek için aylık 15 GB'lık bir kota ile sınırlandırıldığını da açıkladı.

Demircan bu sınırın ay içerisinde aşılması durumunda, kullanıcının internet erişimin kesilmeyeceğini fakat 512 Kbps hızına düşürüleceğini de sözlerine ekledi.(hürriyet)

Fotoğrafta gizlenen büyük sır: Yeşil Yaşıyor


‘Öldü mü yaşıyor mu’ tartışmaları sürerken, star’ın yayınladığı fotoğraf Yeşil’in 2002 yılında yaşadığını ortaya çıkardı. Fotoğraf ‘Yeşil’in mesajı’ olarak nitelendi.

BİR dönemin kara kutusu ve birçok faili meçhul cinayetin zanlısı olarak gösterilen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın bilinmeyen gerçekleri ve hiç yayınlanmamış fotoğraflarını Türkiye star Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar’ın kaleminden manşetten öğrendi. ‘Yeşil yaşıyor mu?’ tartışmalarını alevlendiren Yeşil’e ait yeni fotoğraflardaki bir ayrıntı ise birçok soruya cevap olabilecek netlikte. Susurluk kazasının ardından sır olan ve bir daha ortaya çıkmayan Yeşil’in hayatta olduğunun ayrıntısını yine star ele geçirdi.

21 FOTOĞRAFTAN BİRİ

MAHMUT Yıldırım’ın oğlu Murat Yıldırım tarafından yazılan kitapta yer alan 21 adet fotoğraftan biri Yeşil’in 2002 yılında hayatta olduğunu gözler önüne serdi. star’ın yayınladığı ve Yeşil’i Ankara’daki evinde yemek yerken gösteren fotoğrafta masaya serilen gazetedeki ilan ‘Yeşil hayatta’ iddialarını güçlendirecek cinsten. Yeşil’in yemek masasına serilen gazetede Kanal 6 televizyonunun ‘Biri Bizi Gözetliyor’ yarışmasıyla ilgili verdiği ilan gözüküyor.

RTÜK CEZA VERMİŞTİ

GAZETENİN üzerindeki tarih okunmasa da kısa bir arşiv taraması gazetenin tarihini öğrenmeye yetiyor. Çünkü Kanal 6 televizyonu, bir dönem en fazla izlenilen BBG yarışmasını 2002 yılında yayınlamıştı. Hatta Kanal 6, bazı yarışmacıların uygunsuz davranışları nedeniyle RTÜK tarafından 7 gün kapatma cezasına çarptırılmıştı. Yeşil’in çekilmiş son fotoğrafındaki bu ayrıntı ‘Yeşil 2002 yılında yaşıyordu ve Ankara’da bulunuyordu’ iddialarını güçlendirdi.
ANKARA star

Şapkasını alıp başka partiye gitmiş


DP liderliğine aday olduğunu açıklayan Cindoruk’a destek veren Süleyman Demirel’in de, Cindoruk gibi 29 Mart seçimlerinde oy kullandığı seçim sandığından DP’ye hiç oy çıkmamış.

DEMOKRAT Parti’deki (DP) liderlik yarışında Hüsamettin Cindoruk’u destekleyen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 29 Mart yerel seçimlerinde oy kullandığı Ankara Çankaya’daki sandıktan Demokrat Parti’ye bir oy bile çıkmadığı ortaya çıktı. Yüksek Seçim Kurulu’nun ilan ettiği seçim sonuçları, Cindoruk’un liderlik yarışına katılmasında etkili olduğu öne sürülen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in oy kullandığı sandıktan da DP’nin oy alamadığını ortaya koydu. Demirel 29 mart yerel seçimlerinde Çankaya Barbaros Mahallesi sakini olarak Kavaklıdere İlköğretim Okulu’ndaki 2 bin 66 numaralı sandıkta oy verdi. Resmi gazetede yayımlanan Ankara büyükşehir belediye başkanlığı seçim sonuçları 2 bin 66 numaralı sandıktan Demokrat Parti’ye bir oy bile çıkmadığını gösteriyor. Birleştirme tutanaklarına da yansıyan sonuçlara göre, DP adayı Kenan Nuhut Süleyman Demirel’in oy kullandığı sandıktan hiç oy alamadı. Sandık sonuçlarına göre 253 seçmenin oy kullandığı Demirel’in sandığından CHP’ye 171, MHP’ye 55 ve AK Parti’ye de 21 oy çıktı. DTP ve TKP’nin 2 oy aldığı sandıkta DP’ye verilen oy sayısı ise sıfır... HABER MERKEZİ

Kırat’a üç talip var

DP’NİN 16 Mayıs’taki Olağanüstü Kongresi yaklaştıkça Kırat için liderlik yarışı da hızlanıyor. DP liderliği için adaylığını ilk açıklayan Hüsamettin Cindoruk’un ardından Eski Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Bayar ve son genel başkan Süleyman Soylu da adaylık-larını açıkladı. Bayar dün yaptığı yazılı açıklamayla adaylığını açıklarken Soylu ise partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Soylu ‘Fırsatçılara’ göz açtırmayacağını belirterek, ‘Partinin içinde görünüp yeni oluşumlar arayanlara işte er meydanı’ diye konuştu. Soylu eski başbakanlardan Tansu Çiller’in de kendisine destek verdiğini belirterek ‘Çiller’le dönem dönem görüşüyoruz. Bir önceki kongrede destek olmuştu, birlikte çalıştık. Yüz kere aday olsam yüz kere de destek verir’ dedi.

Aday ama desteklemiyor!

Genel başkanlığa adaylığını açıklayan Hüsamettin Cindoruk’un 29 Mart yerel seçimlerinde DP’ye oy vermediği ortaya çıkmıştı. Cindoruk ailesinin oy kullandığı, Harbiye Nuri Akın Lisesi’ndeki 1154 nolu sandıktan DP’ye il genel meclisinde ‘0’, ilçe belediye başkanlığında ‘0’, Büyükşehir belediye başkanlığında ‘1’ oy atılmıştı.

Süper Lig'de eşcinsel hakem tartışması


Eşcinsel olduğu için askerlik yapmayan hakem, Federasyonun sağlık kaygısıyla aldığı "askerlik yapmayan hakemlik yapamaz" kuralına takıldı.

İsmi verilmeyen hakemin hakemin, federasyona başvurusu şöyle:

"Benim aldığım rapor sağlık sorunuyla ilgili değil. MHK'nın kararı, insan haklarına aykırı ve ayrımcılığa giriyor. Yasaların benim gibilerin askerlik yapamayacağını belirtmesinden dolayı, bana verilen hakkımı kullandım. Ama şimdi yasal hakkımı kullandığımdan hakemlik yapamamakla karşı karşıya bırakıldım. Bu da yasalara aykırıdır.

"ORTADA BİR ÇELİŞKİ VAR"

Aldığım raporu, İl Hakem Kurulu'na vermeme rağmen böyle bir karar alınması, raporun dikkatli incelenmediğini göstermektedir. Raporumda yazan psikoseksüelin açılımı eşcinsel olduğumdan ötürü askerlik yapamayacağımdır. Sağlık sorunum yok.

Var olan bir hakkımın bu gerekçeyle elimden alınmasını anlayamıyorum. Üstelik ben bu raporu verdikten sonra bu kurul bana iki aya yakın görev vermiştir. Şu anda ise bana hakemlik yapamayacağım bildirildi. Ortada bir çelişki var. Haklarımın iadesini istiyorum."

KURAL NE DİYOR!

TFF Merkez Hakem Kurulu Hakemliğe Giriş Unvan ve Klasmanlara Ayrılma ile Vize Yenileme Kural, Prensip ve Yöntemleri İç Talimatının 25. maddesi, "Sağlık problemleri nedeniyle askerlikten muaf tutulanlar hakemlik yapamazlar" kuralını getirmiş.

Dünyada yalnızca Türkiye'de bulunan askerlik yapma şartı, 2006'da Mustafa Çulcu döneminde talimatlara eklendi.

İSTİSNALAR DA VAR!

Türlü sebeplerle hakemliğine son verilen isimlerin başında FIFA kokartlı Cemal Gemici geliyor. Konyapsor-Fenerbahçe maçında Nicolas Anelka'nın tartışmalı golündeki hatasından hatırlanan Gemici 4 klasman birden düşürülürken, yine farklı sebeplerle askerlikten muaf olan Murat Şahin üst klasman yardımcı hakemi, Serdar Akçer Klasman yardımcı hakemi, Devrim Deveci de klasman hakemi olarak görevlerine devam ediyor. (Fanatik)

13 Nisan 2009 Pazartesi

Şimdi moda sağlık turizmi


Ege’nin büyük bölümü doğal kaynaklarla kaplı. Bunu paraya çevirebilmek için de yatırım gerekli. Bazı belediyeler gözlerini bu yöne çevirdi.

İZMİR, Denizli, Manisa, Kütahya ve Balıkesir’de bulunan termal kaynaklar yaz kış ziyaretçi akınına uğruyor. Yeni hedefin, yerlilerin yanı sıra yabancı turistleri de çekmek olduğunu ifade eden turizmciler, Ege Bölgesi’ne yabancı yatırımcıların geleceğini söyledi. Balıkesir’in Edremit İlçesi’ne bağlı Güre Beldesi’nde, termal kaynakların sağlık turizminin hizmetine sunulması amacıyla çalışmalara hız verildi. 29 Mart yerel seçimlerinde 6’ıncı kez üst üste seçilerek bir rekora imza atan Güre Beldesi’nin Bağımsız Belediye Başkanı Kamil Saka, Gönen’den sonra Balıkesir genelinde en büyük termal kaynaklara sahip bölge olduklarını belirtti, “Beldemizdeki jeotermal kaynakları oldukça zengin. 350 konutu jeotermal enerji ile ısıtıyoruz. Hedef, bu rakamı 3 bine çıkartmak” dedi.

Turizmi 12 aya yaymak

Sağlık turizminin gelişmesine yönelik çalışmalara hız verdiklerini söyleyen Saka, termal kaynakları en iyi şekilde değerlendirebilmek için turizmi 12 aya yaymak istediklerini vurguladı. Saka, beldelerindeki 4 bin yatak kapasitesine sahip otel, pansiyon gibi tesislere yenilerinin eklendiğine değinerek, son olarak sağlık turizmine yönelik 5 yıldızlı iki otelin yapımına başlandığını kaydetti.

İSPANYOL YATIRIMCI EGE’DE ATAĞA KALKTI

Termal kaynaklara ilişkin birçok proje geliştirdiklerini, yabancı yatırımcıların da bölgede incelemelerde bulunduklarını anlatan Saka, İspanya’dan gelen bir heyetin hastane yapmak üzere belediyeye başvuruda bulunduğunu bildirdi. Kamil Saka, beldede faaliyet göstermek isteyen yabancı yatırımcılara her türlü kolaylığı sağlayacaklarını belirterek, “Bölgemizde 3 ay ile sınırlı olan turizmi, 12 aya yayma konusundaki en önemli araç, termal kaynaklarımızdır. Ülkemiz ekonomisine önemli girdiler sağlayabiliriz” dedi.

Afrodit de bu sularda yıkandı

? Kamil Saka, “Turizmcilerin yetiştirilmesi için Güre Belediyesi ve Güre Çağdaş Eğitim Kültür Vakfı ortaklaşa bir çalışma içine girdi. Vakıf, belediyenin sağladığı arsada 24 derslikli Anadolu Otelcilik Turizm Meslek Lisesi inşaatı da sürüyor.Gelecek yıl eğitime açılacak okulla, otellerimiz nitelikli işgücüne sahip olacak. Civardaki gençlerimiz de okulda eğitim görüp 3 yıl sonra vasıflı birer turizm elemanı olacak. En az bin gencimiz bu tesislerde iş bulacak. Güre beldesi, kaplıcalarıyla ünlü. Bir zamanlar aşk tanrıçası Afrodit’in de bu sularda yıkandığına inanılıyor” diye konuştu.

Bankaların karı yüzde 40 arttı.


Bankacılık sektörünün net karı Şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 39.7, bir önceki aya göre yüzde 38.3 artarak 3 milyar 204 milyon TL oldu.

Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Şubat dönemi verilerini içeren aylık bülteni yayınlandı. Buna göre, Ocak ayında 723.1 milyar TL seviyesinde olan bankacılık sektörü toplam aktifleri yüzde 1.5 oranında artarak Şubat döneminde 733.8 milyar TL seviyesine yükseldi. Ocak döneminde 495.7 milyar TL seviyesinde olan Türk Parası cinsinden toplam aktifler son bir aylık dönemde yüzde 1.4 oranında artarak 502.6 milyar TL seviyesine yükselirken, aynı dönemde Euro cinsinden toplam aktifler yüzde 1.8 azalışla 38 milyar Euro, Dolar cinsinden ve diğer para birimleri cinsinden aktiflerin Dolar karşılıkları toplamı ise yüzde 0.5 azalışla 88.9 milyar Dolar olarak gerçekleşti.

İncelenen dönemde mevduat bankaları, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının bankacılık sektörü toplam aktif büyüklüğü içerisindeki payları sırasıyla yüzde 93, yüzde 3.7 ve yüzde 3.3 seviyesinde gerçekleşti. Bankacılık Kanununda yer alan kontrol tanımı esas alınmak suretiyle banka sahipliği açısından bakıldığında, Şubat döneminde, yerli özel bankaların, kamu bankalarının ve yabancı bankaların, bankacılık sektörü toplam aktif büyüklüğü içerisindeki payları sırasıyla yüzde 52.4, yüzde 30.5 ve yüzde 17.1 olarak gerçekleşti.

Recep İvedik korsanda da birinci

AMPEC Filmcilik ve Ticaret Şirketi Genel Müdürü Nilüfer Sapancılar, korsan VCD ve DVD üreten ve satanlara karşı güvenlik güçleri ile birlikte bir çok ilde şubat ayında gerçekleştirdikleri 62 baskında, toplam 83 bin 580 DVD ile 18 bin 38 VCD ele geçirildiğini bildirdi.

Dünyanın başlıca sinema, video ve televizyon şirketlerini uluslararası alanda temsil eden MPA'nın (Motion Picture Association) dünya çapındaki korsanlıkla mücadele programının Türkiye'deki uzantısı olarak faaliyet gösteren AMPEC'in Genel Müdürü Nilüfer Sapancılar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, korsan materyallerin sinemaya büyük bir darbe vurduğunu belirtti.

Sapancılar, son dönemde yerli yapımların ilgi görmesiyle birlikte, daha çok Türk filmlerinin korsanlarının piyasaya sürüldüğünü kaydetti.

Sinemada en fazla ilgi gören filmin korsan üretiminin de doğal olarak daha fazla olduğunu vurgulayan Sapancılar, teknolojinin gelişmesiyle birlikte korsanla mücadelenin daha da önemli hale geldiğini ifade etti.

Güvenlik güçleriyle birlikte ortak hareket ederek korsancılara karşı operasyonların yapıldığını dile getiren Sapancılar, ''Özellikle teknolojinin yaygınlaşması ve cep telefonlarının amaç dışı kullanımıyla korsanların sayısı arttı ve mücadelede zorlaşmaya başladı'' diye konuştu.

-EN FAZLA RECEP İVEDİK 2'NİN KORSANI VAR-

Sapancılar, güvenlik güçleriyle birlikte katıldıkları baskınlarda önemli sayılarda korsan VCD ve DVD ele geçirdiklerini anlatarak, şunları kaydetti:

''Korsan VCD ve DVD üreten ve satanlara karşı güvenlik güçleri ile işbirliği içinde bir çok ilde şubat ayında gerçekleştirilen 62 baskında toplam 83 bin 580 DVD, 18 bin 38 VCD ele geçirildi. Baskınlarda ele geçirilen korsan DVD ve VCD'lerin yüzde 30'unu 'Recep İvedik 2' filmi oluşturuyor. Recep İvedik 2'den sonra ''Arog'' ve ''Muro'' gibi yerli filmler yer alıyor. Korsancılar, genellikle son yıllarda ilgi gören Türk filmlerinin korsanlarını üreterek piyasaya sürüyor.''

''Recep İvedik 2''nin Almanca alt yazılı, cep telefonu ve kamera ile kaydedilen sinema çekimlerinin korsancılar tarafından piyasaya sürüldüğünü bildiren Sapancılar, piyasada bu filmin çok sayıda korsan kopyasının bulunduğunu bildirdi.

-YERLİ KORSANLAR KALİTESİZ-

Sapancılar, sinemada gösterilen hemen hemen her yerli filmin korsanının yapıldığını belirterek, şöyle devam etti:

''Yerli korsanların görüntü ve ses kalitesi çok kötü. Bu nedenle izleyicilerin korsan filmleri zevkle izlemesi mümkün değil. Bunlar genellikle sinemadan kamera veya cep telefonu ile kaydedildiği için kalite düşük oluyor. Öte yandan, bu korsan DVD ve VCD'ler okuyucu cihazların ciddi hasar görmesi ve arızalanması riskini artırmakta, hatta izleyicilerin göz sağlıklarını dahi riske sokmaktadır. Yine eserde verilmek istenen duygu korsan kopyalar yüzünden tamamen kaybolmaktadır.''

Piyasadan satın alınan korsan ürünlerin yüzde 30'unun tamamen izlenilemez durumda olduğunu dile getiren Sapancılar, geri kalanının ise çok kötü kalitede ve zorlukla izlenebilir olduğu için korsan DVD ve VCD'ye verilen paranın aslında sokağa atıldığını kaydetti.

İkinci el otomobil alacaklar dikkat!

Kilometresi ile oynanan araçlar çoğaldı

Otomotiv sektöründe yaşanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimi ikinci el oto pazarlarına yansımadı. Araç almak isteyen vatandaşları tedirgin eden ise kilometresiyle oynanan araçlar.

ÖTV indirimi sıfır otomobil satışlarında patlamaya sebep olsa da Adana ikinci el oto pazarında araçlarını görücüye çıkaranlar umduğunu bulamadı. Sıfır otomobil satışlarının ikinci el sektörünü durma noktasına getirdiği belirtilse de elindeki aracı satıp yeni araç almak isteyenler oto pazarlarına koştu. ÖTV indiriminin yansımadığı oto pazarında ikinci el araçlar sıfır araçlardan daha pahalıya satılıyor. Araçları için değerinin üstünde fiyat isteyen satıcılar pazarlıkla indirim yapıyor. Ancak bu, piyasanın beklentisine uymadığı için araçların satışı da zorlaşıyor.

Vatandaşın diğer sıkıntısı ise kilometresiyle oynanan araçlar. Araç almak isteyen Mahmut Ünver isimli bir vatandaş, araçların elektronik kilometresinin 100 TL'ye değiştirildiğini anlatıyor. Ünver, oto pazarlarında fiyatların yüksek tutulduğundan şikayet ederken, internette aynı aracın 2-3 bin TL arasında indirimli olduğuna dikkat çekiyor. Ünver, "120 bin kilometredeki araçlar 20 bin kilometrede garaj arabası diye satılıyor. Aracı alanlar sanayiden çıkamıyor." diyor.

İkincielotomobilim.com'un kurucusu Sami Nacaroğlu, ÖTV indiriminin sıfır araçlardaki stokların erimesi için oldukça olumlu, sektörü destekleyici bir karar olduğunu söyledi. ÖTV indirimi ile piyasalarda olumlu yönde bir hareket başladığını anlatan Nacaroğlu, sıfır araçlarda fiyatlardaki ucuzlamalar nedeni ile stokların tükendiğini aktararak sıfır araç fiyatlarının tekrar yükseldiğine dikkat çekti. Nacaroğlu, ikinci ele olan talebin de artmaya başladığına dikkat çekerek, sektörde özellikle kilometresiyle oynanan araçların güven sorunu yaşattığını belirtiyor. Araç satışlarının güvene dayalı bir hizmet olduğuna dikkat çeken Nacaroğlu, alıcı ve satıcıların alışveriş yaparken dürüst olmalarını istiyor.

2005 model Renault Megane HB aracını oto pazarına getiren Güven Yılmaz, 17 bin 750 lira istediği aracını satamadı. Sabah saatlerinde oto pazarına giden Yılmaz, yeni bir araç almayı planladıklarını belirterek, oto pazarında aracını satmak istediğini anlattı. 35 bin kilometredeki aracının sadece bagaj kapısında boya olduğunu anlatan Yılmaz, aracının görücüye çıkarsa da oto pazarında istediği alıcıyı bulamadı.

Ali Rıza Karaabdurrahmanoğlu isimli vatandaş da aracını pazara getirip satmak isteyenlerden. 3 haftadır aracını getirdiğini söyleyen Karaabdurrahmanoğlu, aracını ilk oto pazarına çıkardığında 18 bin 250 istemiş. Ancak kimsenin almadığını gören Karaabdurrahmanoğlu, ikinci hafta 17 bin 500 istemiş aracına. Yine satamayınca pazarda aracını en son 16 bin 500 liraya bırakacağını söylüyor. Aracının bir parçasında boya olduğunu anlatan Karaabdurrahmanoğlu, bir kişiyle pazarlık yaptıklarını belirterek, gelecek hafta oto pazarına gelmeyi düşünmediğini ifade etti.

11 Nisan 2009 Cumartesi


Didem Uzel, birkaç gün üst üste Ferhat Güzel ile görüldü. Didem ile ünlü türkücü arasında bir aşk olduğu söylentileri şaşırttı!

Çok ilginç beraberliklerin yaşandığı magazin dünyası, "Bu kadarına da pes" dedirtecek bir aşka daha sahne oldu! Türkiye'nin en güzel kadınlarından biri olan Didem Uzel hakkında ortaya atılan iddialar, inanılır gibi değil... Nihat Doğan'la yaşadığı aşkla "maço" sevdiğini kanıtlayan Uzel'in gönlünü oldukça ilginç bir isme verdiği dedikoduları çıktı.

TATLISES'İN MEKANINDA

Didem Uzel'in yeni sevgilisi türkücü Ferhat Güzel'den başkası değildi... Uzel ile ünlü türkücünün geçtiğimiz hafta 2 gün üst üste baş başa görülmesi dedikoduları alevlendirdi. Didem Uzel ile Ferhat Güzel'in birlikte görüldüğü son adres ise İbrahim Tatlıses'in Seyrantepe'deki kebapçısıydı. -Takvim-

8 Nisan 2009 Çarşamba

İndirin: 7-Zip ile bedava dosya sıkıştırma

7-zip: Ücretsiz yazılım ile dosyalarınızı en yüksek oranlarda sıkıştırın. İşte indirme bağlantıları.
İndirin: 7-Zip ile bedava dosya sıkıştırma
7-Zip, yüksek oranda sıkıştırma yapabilen başarılı bir dosya arşivleme ve sıkıştırma programı. Açık kaynak kodlu bir yazılım olan ve her geçen gün popülaritesini biraz daha artıran 7-Zip, ücretsiz olduğundan yazılımı kullanmak için herhangi bir ödeme yapmanız gerekmiyor.

7z, ZIP, GZIP, BZIP2 ve TAR formatlarında paketleme ve çıkarma işlemlerini gerçekleştirebilen yazılım, bunun yanı sıra ARJ, CAB, CHM, CPIO, DEB, DMG, HFS, ISO, LZH, LZMA, MSI, NSIS, RAR, RPM, UDF, WIM, XAR ve Z formatlarındaki dosyaların içerisindeki verileri dışarı çıkarabiliyor.

74'ten fazla dil desteği bulunan ve Windows 98/ME/NT/2000/XP/Vista işletim sistemleri altında sorunsuz bir şekilde çalışabilen 7-Zip, en yüksek sıkıştırma oranını kendi formatı 7z modunda gerçekleştirebiliyor.

İndirin: 7-Zip ile bedava dosya sıkıştırma

indir
http://download.chip.eu/tr/7-Zip-4.42_85681.html

chip

Microsoft'un yeni markası Bing'in sırrı ne?

MS Bing markasını ve alan adlarını sessiz sedasız kaydettirdi. Peki ama bunun altından ne çıkacak?

Yazılım devi Microsoft'ta kapalı kapılar ardında geliştirilen bir proje ile ilgili ipuçları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Firmanın yakın zamanda kaydettirdiği bing.com ve bing.net alan adları henüz gizemini koruyor olsa da, Microsoft'un bu alan adlarının DNS kayıtlarını kendi sunucularına yönlendirmiş olması bazı şeylerin yakın zamanda ortaya çıkacağının bir işareti.

Bu konuyla ilgili en büyük ipucu ise Microsoft'un marka patentini de aldığı Bing adının başvuru dilekçesinde göze çarpıyor. Marka patent başvurusunda Bing şu şekilde tarif edildi: "Coğrafi bilgi, harita görüntüleri ve gezi güzergahları ile ilgili web itesi bağlantılarının yer alacağı bir web sitesi". Bu tanımdan yola çıkarak Microsoft'un Live Search'ü geliştirmek için Bing'i kullanacağı veya daha ilginç bir yaklaşımla Live Search'ü Bing.com alan adı altına taşıyacağı tahmin ediliyor. Ama şekli ne olursa olsun Bing.com için, Microsoft'un arama konusunda en büyük rakibi olan Google ile durumu dengeleyebilme girişimi olduğunu düşünmek mümkün.

Google web aramalarının şeklini değiştiriyor!

San Fracisco'da düzenlenen Web 2.0 Expo'da konuşan Google yetkilileri, firmanın bir sonraki hedefinin aramaları sesli bir şekilde gerçekleştirmek olduğunu söyledi. Ses ile arama yapmanın, gelecekte en sık kullanılan yöntem olacağını savunan Google, şu an için bu hizmeti sadece cep telefonlarında sunuyor. Android tabanlı telefonlarda ve iPhone için geliştirilen Google Mobile App adlı uygulama yardımıyla gerçekleştirilebilen ses ile arama, BlackBerry Pearl telefonlarda Google Maps sonuçlarını da görüntüleyebiliyor.

Her ne kadar bu teknoloji yeni olmasa da, 6 yıldır geliştirilen uygulama yakın zamana kadar bazı aksan sorunları taşıyordu. Sadece İngilizce desteği bulunan sesli aramalarda, İngilizce aksanı biraz farklı olan kullanıcılar için ne yazık ki sistem çok kullanışlı olamadı. Fakat Google artık bu sorunu büyük oranda gidermeyi başladı ve ABD merkezli firma, sadece ABD'de yaygın olan aksanları değil, İngiliz aksanını da sağlıklı bir şekilde algılayıp yorumlayabilecek uygulamayı geliştirmeyi başardı.

Konuyla Google'ın çok yakından ilgilendiği, firma yöneticilerinden Vic Gundotra'nın şu sözlerinden de rahatlıkla anlaşılabiliyor: "Biz ses ile aramanın, arama motorlarının yeni şekli olacağını düşünüyoruz ve bu bizim asıl ilgi alanımıza giriyor. Ses ile arama gelişiyor. Çok hızlı gelişiyor".
chip

21 Mart 2009 Cumartesi


2021'de ne olacak diye merak ediyorsanız. Birgün gazetsinin 2021 manşetine bir bakın.. Tayyip Erdoğan ne hale gelmiş?

Birgün gazetesi, "Bir gün herkese BirGün gerekebilir" sloganıyla verdiği ilanda, 2021 yılında yapacakları haberi şimdiden veriyor. İşte o ilan...

'Hem çirkinsin hem de gerizekalısın'


Okan Bayülgen, yarışma programı sunan ve aynı zamanda oyunculuk yapan Sema Öztürk'ü konuk ettiği programda, Öztürk'e söz hakkı vermeyerek profesör konuğunu dinlemeyi tercih etmişti. Programın süresinin bittiğini söyleyen Bayülgen'e Sema Öztürk itiraz etmiş ve bu duruma çok bozulmuştu.

Verdiği demeçlerde Okan Bayülgen'in kendisini sadece 'güzel' olduğu için oraya çağırdığını ifade eden Sema Öztürk ile ilgili olayı Tuba Ünsal yayında hatırlattı.

NTV'deki 'Sade Vatandaş' programında Okan Bayülgen'e "Senin gibi bir adamın şeyi oluştu programa gelenleri kötü duruma düşürüyorsun. Evlendin diye mi oldu, ne oldu? Geçen gelen Sema'ya olduğu gibi" diyerek yaşanan o sürece gönderme yaptı.

Bu sözlerden sonra Okan Bayülgen ve Tuba Ünsal uzun süre bu konuyla ilgili atıştılar. Programın konuklarından Yetkin Dikinciler sessizce dinlerken Asuman Krause de olayı tiye alarak Okan ve Tuba'ya takıldı.

İşte o ilginç diyaloglar:

Okan: Ben anlattığı herşeyi dinliyorum, soruyorum. Sema'ya mı üzüldün? Sema'nın katıldığı programda bir profesör konuk vardı. Sema onun ne anlattığını bilmiyordu. Adam önemli bir vakfın araştırmasını anlattı. Türkiye'deki 10 adamdan 7'sinin iktidarsız olduğunu söyledi. Bütün dayak yiyenleri, siyasetteki zaafiyetleri, yaşanan cinayetleri, bütün bir Türkiye profilini ortaya çıkaran aile araştırmasının sonuçlarını anlattı. Sema da lafa giriyordu. Ben de 'sus' dedim. Bir de iltifat ettim 'güzel bir hanımsın' falan dedim. Bütün kadınlar bana düşman oldu. Sen de dışarı çıkınca bana kötü davrandı falan diyebilirsin..

Asuman: Başkası olsa der, hep Tuba'yı konuşturdun diye. Böyle bir saçmalık yok yani! İsteyen konuşur..

Okan: Evet ama programcılık şöyle bir şey değildir ki: Biz yüzme yarışı yapmıyoruz. Herkese kronometreye basıp bilmem ne değil..

Tuba: Bunun yerine daha güzel bir şeyden bahsedelim. Özür dilerim (Asuman'a söylüyor)

Okan: Sen program çıkışında Sema'ya deki 'Ben işin doğrusunu öğrendim'

Tuba: Ben tanımıyorum. Tanıdığım birisi olduğu için değil. Sadece ben özür diliyorum ama şu cümleye bozulmuştum. 'Güzel bir kızsın. Buradaki profesörün cümleleri dinlensin diye sen orada oturuyorsun'!

Asuman: Hiiihhh öyle mi dedin?

Okan: Öyle dedim! Bir tane çakmak ister misin? (Yanağını gösteriyor)

Asuman: (Yumruk atar gibi yapıyor) Bu bütün Semalar için..

Tuba: Bu bir bayanı çok yerin dibine sokacak bir laftır. Karşındaki kadına diyorsun ki 'Sen güzelsin ama konuşacak hiç bir cümlen yok. Yani sadece güzelsin ve o yüzden burada oturuyorsun'

Asuman: Ya evet ben de güzelim, ben de geldim oturuyorum burada.

Okan: Bundan sonra böyle bir durum olduğunda 'Hem çirkinsin hem de gerizekalısın' derim olur biter..

Tuba:Tamam peki

(Gülüşmeler)

Okan: Yani bir de çok güzel de bulduğumdan değil ama o zaman dedim ki sizin gibi güzel bir hanım falan filan.. Bundan sonra derim ki hem çirkin hem gerizekalısın!

...

Tuba: Asuman seni çok beğeniyorum. Gerçekten dünya şekerisin, televizyona da çok yakışıyorsun. Bence Okan'ın yanında başlasan ve artık şekerlik bölümünü sen alsan! (Okan'a dönerek) Artık sen de izlenmeyeceksin. Güzel bir kız hem şeker.

(Asuman Krause çok şaşırdı ve kahkahalar atmaya başladı. Bayülgen ise bu sözler karşısında bir an şaşırıp kaldı ve güldü)

Okan: Valla beni izlemedikleri için ben sürekli güzel kız çağırıyorum zaten, ne yapayım çarem yok..

Tuba: Çok izleniyorsun işte işin şeyi de bu!

Okan: Peki

.....

(Programın sonunda Okan Bayülgen olayla ilgili imalı bir göndermede bulundu)

Okan: (Asuman Krause'ye dönerek) Çok teşekkür ederiz geldiğiniz için. Size yeterince zaman ayıramadık. Çıkışta gazeteciler bekliyor. Bir kaç açıklama yaparsın herhalde.

Asuman: (Kahkahalar)

Okan: Tubacım, size de teşekkür ederiz. Sanıyorum ki barıştık bu programda bana öyle geliyor, gidereyak, hı?

Tuba: (Önce hiç bir şey söylemedi ve kafasını salladı) Tamam!

Televizyon Gazetesi

Başbakan işaret etti, RTÜK harekete geçti!




Mehmet Ali Erbil’in Çarkıfelek programındaki sözleri RTÜK’te kriz yarattı. Erbil’in Çarkıfelek programındaki İstanbul’dan bindiği İDO Vapurunun AKP’nin seçim otobüsünü beklediği için 20 dakika geç kalktığı yönündeki sözleri üzerine RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı rapor hazırladı. Ancak rapor RTÜK Başkanı Zahid Akman tarafından, kurula sunulmadan direk olarak Yüksek Seçim Kurulu’na gönderildi.

RTÜK’ün CHP’li üyeleri Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak Yüksek Seçim Kurulu’na gönderdikleri yazıda, RTÜK’ün, 11 Mart’ta aldığı kararı hatırlattılar. Karara göre; “RTÜK’ün İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nca hazırlanan izleme raporları; Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın sözlü önerisi üzerine, herhangi bir Üst Kurul kararı alınmaksızın süresi içinde bilgi için Üst Kurul üyelerine sunularak, Yüksek Seçim Kurulu ya da ilgili il veya ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilmesi" gerekiyor.

Bu Üst Kurul kararına göre, raporların Üst Kurul’da oyalanmamakla beraber, süresi içinde yani 3984 sayılı RTÜK Yasası’nda belirtildiği gibi YSK’ya sevkinden 1 gün önceden bilgi için Üst Kurul üyelerine dağıtılması gerektiğini ifade eden Sevinç ve Dadak, Üst Kurul toplantısında da, YSK’ya gönderilecek ilgili izleme raporlarının alınan bir gönderme kararı üzerine gönderildiğini belirttiler.

“BİR SONRAKİ KURULUN GÜNDEMİNE BIRAKILMALIYDI"

Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak, YSK’ya gönderdikleri yazıda durumun usule aykırı olduğunu belirterek şunları söylediler:

“Hal böyleyken, Üst Kurul’un 18 Mart 2009 tarihli toplantısı öncesi üyelere dağıtılmayan Fox TV’ye ait ve Mehmet Ali Erbil’in sunduğu Çarkıfelek programını içeren 19 Mart tarihli RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı raporu toplantıdan bir gün sonra Üst Kurul Başkanı Zahid Akman tarafından YSK’ya gönderilecek raporlar arasına konulmuştur. Söz konusu raporda sunucu Mehmet Ali Erbil Çarkıfelek programında basına da yansıdığı gibi İstanbul’dan bindiği İDO Vapurunun AKP’nin seçim otobüsünü beklediği için 20 dakika geç kalktığını ve vapurda sadece iktidara yakın olarak bilinen Kanal 24’e ait televizyonun izlenebildiğini belirtmiş ve bu durumu kınamıştı. Bu yayına ilişkin RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi uzmanlarınca hazırlanan raporun, 18 mart tarihindeki üst kurul toplantısından sonra 19 mart 2009 tarihinde hazırlanmış olması nedeniyle bir sonraki Üst Kurul toplantısında alınacak toplu kararla YSK’ya sevki gerekirdi. Bu usul izlenmeyerek Üst Kurul Başkanı’nın, toplantı tarihiyle çeliştiği halde üyelere bilgi vermeden bu raporu YSK’ya sevk edilen raporlar içine katması 3984 sayılı yasamıza aykırıdır. Kaldı ki Çarkıfelek programında Mehmet Ali Erbil’in dile getirdiği rapora konu olay hem Kanal 24 yönetiminin hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın yaptığı açıklamalarla doğrulanmıştır. Rapor içeriğindeki program sunucusu Mehmet Ali Erbil’in sözlerinde bu haliyle de bir ihmal bulunmamaktadır ve yaşanan bir olayın kamuoyuna haber olarak duyurulmasından ibarettir.

ERDOĞAN MEHMET ALİ ERBİL'İ İŞARET ETTİ

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin "hakaret edip, iftiralar attığını" belirterek, "Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon... Hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap" dedi.

Karaman Aktekke Kent Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan Başbakan Erdoğan, "Milletimizin önünde muhasebemizi yapıyoruz. Yaptıklarımızı, hizmetlerimizi anlatıyor, projelerimizden, daha fazla yapacaklarımızdan bahsediyoruz. Ne CHP'sinde ne MHP'sinde bunları göremezsiniz. Muhalefetin nasıl bir dil kullandığını görüyorsunuz, nasıl hakaretler ettiklerini, nasıl iftiralar attıklarını görüyorsunuz" diye konuştu.

ERBİL NE SÖYLEMİŞTİ?

Mehmet Ali Erbil canlı yayında Ak Parti hakkında "Bunlar her şeyi kendilerine yontuyor. Tek partili döneme mi döneceğiz acaba? Yaa siz böyle koyun gibi olursanız döneriz valla ona göre. Bunları da kimse size söyleyemez, sıkar biraz. Ülkeyi zor günler bekliyor" demişti.

Bu sözlerin ardından Uğur Dündar kendisine "yandın Mehmet Ali" deyince de ertesi günkü yayınında "hapishaneye iç çamaşırı falan getirirsiniz artık. Sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" diye tavrını sürdürmüştü.

Müge Anlı küplere bindi

GAZETECİLER: ATV'de yayınlanıyor; "Müge Anlı ile Tatlı Sert... Programın ismi de bu... Tatlı kısmı yok... Ya da günahını almayalım biz hiç denk gelemedik... Program daha çok "sert" ve "ajitasyon" formatında...

Bir garip program... Garip diyoruz çünkü... Bu tür programlarda genelde iki konuk kapışır, sunucu ayırmaya çalışır... Bu programda ise sunucu Müge Anlı celallenip konuklarıyla kavgaya tutuşuyor...

Daha bu sabah denk geldiğimiz bir kavga anını aktaralım sizlere... Bursa'dan kendini medyum diye niteleyen bir zatı bulup ekrana çıkartmış... Adam, kısmet açtığı iddiasında... Müge Hanım da onun için çağırmış... Daha doğrusu dişine göre ekranda parçalayacağı, fırça atacağı, o attığı fırçada da haklı olacağı bir zat olduğu için onu tercih etmiş belli ki...

Şu diyaloğu bir okuyun anlarsınız durumun vahametini;

Müge Anlı: Hadi say 7 kısmet nedir? Sayamıyorsun çünkü atıyorsun...
Konuk: Saydım ben size...

Müge Anlı: Ben anlamadım yeniden say... 7 kısmet kapısından söz ediyor, kısmet kapılarını bile sayamıyor. Bu adamdan ne fayda gelir... Bu ilim diyorsun, sen daha o ilmi alamamışsın...
Konuk: Bu ilmin ne olduğuna siz karar veremezsiniz. Müge Hanım müsade eder misiniz... Müsade eder misiniz...?

Müge Anlı: 7 kısmet kapısı var diyorsun, say diyorum sayamıyorsunuz.
Konuk: Sayıyorum siz anlamıyorsunuz...

Müge Anlı: Yaaa... Yaa... Ben anlamıyorum, çünkü ben size inanmıyorum, inansam anlayacaktım...
Konuk: İlk sorduğunuzda ben size bunları saydım...

Müge Anlı: Hayır sayamadın...
Konuk: Ben diyorum ki bunu maddeleştiremezsin...

Müge Anlı: Sen maddeleştiriyorsun... Senin dediğini söylüyorum. 7 kısmet kapısı maddeleştirilemez diyorsan 7 maddedir... Say o zaman...
Konuk: Ben de size diyorum ki insanın nefes almasından tutun yediği ekmekten herşeye kadar insanın kısmetidir...

Müge Anlı: Yaaa.... Senin karşına çıkan insanların hepsi saf değil.

Bu sırada Müge Hanım celallenip ayağa kalkmış... Elleri bellerinde... "Nasıl seni rezil ettim, nasıl fırçaladım" gibisinden bir havada...

BİRAZ DA DUYGU SÖMÜRÜSÜ...

Programın diğer konuğu da oğlunu bir cinayete kurban veren acılı anne... Askerden döndükten sonra taksicilik yaparken 10 TL için öldürülmüş... Olayın failleri yakalanmış...

Acılı anne ekrana çıkarılmış, gözyaşı döktürülüyor... Yürek yarası yeniden deşiliyor... Peki bu neden yapılıyor? Bunun anneye ne faydası var?

Ekrandaki diğer kadrolu konuk (sanırız bir hukukçu) başlıyor ateşli bir konuşma yapmaya;

-"Yakalanmış yapanlar... Bir şey diyemiyoruz... Lanet olsun bu insan kılığında olanlara... Lanet olsun... Lanet olsun... Lanet olsun... Bu mübarek cuma günü ona rahmet diliyorum. Mekanı cennettir hiç merak etmeyin!"

Canlı yayında uçtu uçtu kim uçtu

Esra Ceyhan’ın programında bugün ilginç dakikalar yaşandı. Programa katılan ve 6 yaşından bu yana geleceği önceden gördüğünü iddia eden Sadri Yıldız, bir anda bağırarak yerinden fırladı ve stüdyoda yuvarlanmaya başladı.

Olayın ardından Yıldız, stüdyodan dışarıya çıkartıldı. Esra Ceyhan soğukkanlılığını korurken Yıldız’ın yanında oturan şarkıcı Tarık Mengüç’ün olayın şokuyla eli ayağı titredi.

Görüntüleri izlediğinizde gülmekten kendinizi alamayacaksınız...

Düşünce Gücüyle Zayıflama


Yasemin Soysal geçtiğimiz hafta çıkan “Tek Şişman Beyniniz” isimli kitabında modern yaşamın en büyük problemlerinden biri olan aşırı kilo sorununa farklı bir bakış açısı getiriyor. Kitap yüzlerce örneğini gördüğümüz diyet reçeteleri ile dolu kitaplardan bir hayli farklı tarzda yazılmış.

Soysal kitabında “mucize” bir diyet reçetesi ya da listesi vermiyor, kitapta, zayıflamaya çalışırken yapılan hataları, beynimizi nasıl yanlış programladığımızı neşeli ve kolay anlaşılır bir dille aktarıyor.

Tartılardan Kurtulun
Kitabında, son derece masum görünen tartıların bizlere nasıl kilo aldırdığını, olumlu düşünce sandığımız pek çok şeyin aslında nasıl kilo almamıza neden olduğunu, askıda duran eski kıyafetlerimizin bedenimizi kilo almaya nasıl programladığını ve geçmişimizden getirdiğimiz şartlı reflekslerin ne yaparsak yapalım bizi kilo sorunu ile baş başa bıraktığını da okuyucularıyla paylaşıyor.

Pozitif düşünce diye bir şey yoktur! Sadece düşünce vardır…
Yasemin Soysal kitabında, zihnin illüzyonların etkisinde olduğunu açıklıyor. Zihin, olumlu ya da olumsuz düşünce gibi şeyleri algılamakta zorlanıyor diyor Soysal, onun için olumlu ya da olumsuz düşünme diye bir şey yok; yalnızca düşüncenin kendisi var. Bu nedenle bizler belli düşüncelere programlandığımız sürece bu düşüncenin arkasındaki niyet iyi de olsa sonuç o kadar iyi olmayacaktır.

Sonunda o pastayı yersiniz
Beyninize, “pasta yeme!” diye bir komut verdiğinizde bu komut olumlu bir niyet içeren olumlu bir komut olabilir. Fakat zihin eyleme değil pasta düşüncesine odaklanır ve pasta düşüncesi aklından geçtiğinde onu yemek için gerekli olan fizyolojik süreçleri başlatır. Siz istediğiniz kadar pasta yememeye çalışın içinizdeki gerilim artar ve sonunda o pastayı yersiniz.

Bu nedenle zihnin, yaşanılan ortam ve doğru düşünme alışkanlığı ile düzenlenmesi gerekir. Bunun için örneğin büyük tabaklar yerine küçük tabaklarda yemelisiniz. İstediğiniz şeyi yeyin; isterseniz pasta yiyin; ama bunu büyük bir tabakta değil küçük bir tabakta yiyin. Büyük tabağın içinde bir porsiyon pasta size küçük gelecektir; ama aynı pastayı küçük bir tabağa koyarsanız, zihniniz bunun çok fazla olduğunu düşünmeye başlayacaktır.



Kitaptan inciler…

Tartının kilo aldıran cazibesi
Kilo vermeye başladığınızda tartıya çıkmak en büyük hatadır. Kilo vermek isteyen biri, sıklıkla şu cümleleri kurar:

“Ben 10 kilo veririm ve daha sonra kilo vermem durur”

“Ben daha 70 kilonun altına inmedim, Allahım 70’e kadar geliyorum sonra kilo vermem duruyor.”

Bu cümleleri çok masumca kurduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Eğer 70 kilonun altına inemeyeceğinize inanıyorsanız, o zaman bu gerçekleşecektir.


Eski kıyafetler kilo aldırır
Azimle hırsla 10 kilo verdiğinizi kabul edelim. Peki, eski kıyafetleriniz niçin hala dolapta duruyor? Cevabı çok açık:

“ Ya tekrar kilo alırsam, o zaman giyecek kıyafetim olmaz”

“Zaten sürekli kilo alıp veriyorum, şişmanlamamam için hiçbir sebep yok. Tekrar kilo aldığımda giyerim ”

Esasında bilinçaltına verdiğiniz komut şöyledir: Nasılsa yeniden kilo alacağım o yüzden bu kıyafetleri saklamalıyım.


Doğru bildiğiniz yanlışları düzeltin
1-“ En kötüsüne hazırlan, daha iyisini elde edersen mutlu olursun!”
Bu fikri unutun

2- "Daima olabileceğiniz en mükemmel “size” odaklanın"
Bu hayalperestlik değildir

3- "Zayıflayamayacağınıza “inanıyorsanız” kendinizi kandırmayın"
Kesinlikle zayıflayamayacaksınız

4- Gerçekten zayıflamak istiyorsanız buna inanın!

5- Şişman olduğunuzu düşünüyorsanız yemek istediğinizde “Ben böyle de güzelim” demeyin.

6- Güzel bir fiziğe sahip olmak için dua edin.

7- Kilo alırken tartılabilirsiniz ama kilo verirken tartılmayın

8- Size büyük gelen kıyafetlerinizden kurtulun

9- İnmek istediğiniz bedene uygun bir kıyafet alın ve onu ayrı bir yere asın

10- Büyük ve çukur tabakları çöpe atın

11- Zayıflama sürecinde siyah renge takılıp kalmayın


Kimler okumalı
Malumunuz yaz geliyor, kış ayları boyunca aldığımız kiloları verme telaşıda başlıyor. Kadın ya da erkek kilo sorunu yaşan kişiler, hızlı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyen, aynı zamanda hayatlarının pek çok alanında olumlu ilerleme kaydetmek isteyenler bu kitabı okumalısınız.

Yasemin Soysal kimdir?
İzmir doğumlu. 2003 yılında birincilikle girdiği Celal Bayar Üniversitesi, Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu Spor Yöneticiliği bölümünden, yine derece ile mezun oldu. 2000 yılında başlayan profesyonel spor yaşamında pek çok ödül ve derece aldı. Tramplen ve Kule atlamada Türkiye birinciliklerini elinde tutan Soysal, halen milli takımla çalışmalarını sürdürmektedir.

Yasemin Soysal’ın Üniversite bünyesinde yaptığı bilimsel çalışmalar sonucu, ortaya koyduğu “zihin potansiyelleri ve Zayıflama” programı büyük ilgi gördü. Bu çalışma, görsel ya da yazılı basında daha çok “Zihin Gücü ile Zayıflama”, “düşünce gücü ile yeni bir kadın yaratma” adı altında geçti. Bu programlarında, 1000’e yakın kilo problemi yaşayan kişi ile çalışma yaptı. Bu süreç içinde master tezini tamamladı. Türkiye’de zihin gücü, zayıflama programlarının ilk yaratıcısı olan Soysal, aynı zamanda yaptığı bilimsel çalışma ile Türkiye ilk defa zihin gücünün, zayıflama üzerindeki başarısını bilimsel olarak kanıtladı.

Tayyip Erdoğan M.Ali Erbili çizdi.


Mehmet Ali Erbil geçtiğimiz gün canlı yayında Ak Parti'ye veryansın etmişti. Erdoğan bugünkü konuşmasının içinde Erbil'i anmadan edemedi. Başbakan'ın ünlü şovmeni çizdiği anlaşıldı. Erdoğan hem Baykal'a hem Erbil'e yanıt verdi: "Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon... Hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap'' dedi.

ERBİL'LE BAYKAL İYİ ANLAŞIR

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bunların lügatinde hizmet diye bir kavram yok. Yatırım diye, üretim diye bir sözcük yok. Tek bildikleri karalamak, çamur atmak, demagoji yapmak. Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon, hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap. Onunla iyi anlaşırsın ama kusura bakma bizim işimiz var. Biz bu ülkenin ciddi meselelerini konuşuyoruz. Ha benim milletim bir şov yapacak 29 Mart akşamı o zaman nasıl bir şov olacağını göreceksin. Ve milletim orada, sandıkta demokratik bir şov yaparak dersini verecek, bunu göreceksin.

LAF SALATASI YAPMA DÜRÜST OL

Kampanya boyunca hakaretten başka bir şey üretmediler. Bana, şahsıma, aileme, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na ve Başbakanlık makamına en ağır ifadeleri kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar. Onlara defalarca söyledim 'Bak Sayın Baykal varsa eserinle konuş'. Allah aşkına 'hiç benim eserim şudur' diye duydunuz mu? Bahçeli'ye dedim 'Varsa bir eserin onu söyle' de ki 'şurayı biz yaptık' şimdi bana cevap veriyor. Diyor ki 'Başbakan 79 yılı inkar ediyor' Ben 79 yılı inkar etmiyorum, ben senin Başbakan Yardımcılığı yaptığın döneme atıfta bulunuyorum. Sen ne yaptın? Sen bunu söyle, diyorum. Orada farklı bir laf salatası yapma dürüst ol. Ben sana sesleniyorum, Baykal'a sesleniyorum, ne yaptınız, bana bunun cevabını verin, diyorum.''

Kılıçdaroğlu açık ara fark attı.


Seçime kısa bir süre kala partiler arasındaki büyük rekabet meydanlara taşıyor, seçim meydanları ise karşılıklı atışmaların yaşandığı arenalara dönüşüyor. Medya Takip Merkezi(MTM), yerel seçim yarışında adayların basın yansımalarını mercek altına aldı. İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir belediye başkan adayları ile ilgili yayımlanan haberleri inceleyerek rapora dönüştüren MTM'nin verilerine göre, yerel seçimin basındaki yarışına damgasını vuran başkan adayı, Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Medya Takip Merkezi, heyecanın her geçen gün daha da arttığı yerel seçim yarışının basın yansımalarını mercek altına aldı. 1 Şubat-15 Mart tarihleri arasında basında, İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir belediye başkan adayları ile ilgili yayımlanan her haberi tek tek inceleyerek rapora dönüştüren MTM'nin verilerine göre, yerel seçimin basındaki yarışına damgasını vuran başkan adayı, Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

KILIÇDAROĞLU PARTİ LİDERLERİYLE YARIŞTI

Araştırma döneminin basında en çok haber ve yazıya konu olan belediye başkan adayı, açık arayla CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Yolsuzluklara dair açıklamaları ve dürüstlüğe yaptığı vurguyla öne çıkan Kılıçdaroğlu, AKP adayı Kadir Topbaş karşısında güçlü bir rakip olarak konumlandırıldı. 1 Şubat-15 Mart tarihleri arasında gazete ve dergilerde toplam 2 bin 751 habere konu edilen Kılıçdaroğlu'na basının ilgisi, Topbaş'a göre yüzde 44 daha yüksek oldu. İstanbul için yarışan Mehmet Bekaroğlu, Ahmet Turgut gibi isimler ise, Kılıçdaroğlu-Topbaş basındaki çekişmesinin gölgesinde kaldı. Bin 914 habere konu edilen Topbaş'ı, 399 haber ile Saadet Partisi Adayı Mehmet Bekaroğlu izledi. MHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Turgut ise sadece 114 haberde yer aldı.

ERDOĞAN VE BAYKAL'DAN SONRA GELİYOR

Kılıçdaroğlu, sadece tüm adaylar arasında en çok ilgi gösterilen isim olmakla yetinmeyerek, pek çok parti liderini de geride bıraktı. Erdoğan ve Baykal'dan sonra en çok haber yapılan üçüncü isim olan Kılıçdaroğlu'nun, basında MHP lideri Devlet Bahçeli'den bile daha fazla yer alması, araştırmanın dikkat çeken bir diğer başlığıydı.

ANKARA ADAYLARI ARASINDAKİ YARIŞIN GALİBİ GÖKÇEK

MTM'nin raporuna göre, Ankara adayları arasında en büyük rekabet yine AKP ve CHP arasında yaşandı. AKP adayı Melih Gökçek, bin 787 haber ve yazı ile ilk sıraya yerleşirken, CHP adayı Murat Karayalçın'dan yüzde 53 oranında daha fazla habere konu oldu. Bin 166 haber ile ikinci sırada olan Karayalçın'ı MHP'nin adayı Mansur Yavaş 443 haber ile izledi.

CHP İZMİR'DE LİDERLİĞİNİ KORUYOR

1 Şubat-15 Mart tarihleri arasında, basında en çok yer bulan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, açık arayla, CHP adayı Aziz Kocaoğlu'ydu. Kocaoğlu, en yakın rakibi Taha Aksoy'dan bile 2.5 kat daha fazla habere konu edildi. Taha Aksoy, 734 habere konu edilirken,İzmir'in MHP Adayı Müsavat Dervişoğlu ise 153 haber ile basında yer buldu.

Tek seferde yuttu!


Teriyer cinsi köpek sahibinden habersiz evden ayrılınca dev bir yılanın kurbanı oldu. Aç hayvan teriyer köpeği bir defada yuttu.


Avustralya'nın kuzeyindeki Katherine bölgesinde teriyer cinsi bir köpek dev piton yılanının kurbanı oldu. Sahibinden habersiz evi terk eden köpek, arka bahçede piton tarafından yenildi.

Köpeğin sahibi yılanı buldu ama artık çok geçti. Köpek yılanın gövdesinde bir çıkıntı gibi duruyordu. Yılanın, köpeği tasma ve künyesiyle birlikte yuttuğu belirtildi.

Sevimli köpeğin sahibi yılanın karnının yarılarak, çok sevdiği köpeğinin kurtarılmasını istedi ama uzmanlar bunun mümkün olmadığını söyledi. Yılan yuttuğu anda köpeğin korkudan bile ölmüş olabileceği belirtildi.

17 Şubat 2009 Salı

Porshce den fanatikleri üzen karar...


Porshce fanatiklerini üzen araba 'Panamera' yollara çıkmaya hazırlanıyor... Porsche fanatiklerin üzülme nedeni arabanın sedan olması... Yani Porsche piyasa arabası yaptı.

Yurdum insanının pratik zekası...

Biz pratik ve zeki bir milletiz vesselam...



Podyum'da inanılmaz kaza!


New York Moda Haftası tüm hızıyla sürerken, Herve Leger'in defilesinde iki modelin birden podyumda yere yuvarlanması şaşkınlık yarattı.

Herve Leger markasının görkemli defilesine nazar değdi. Defile, çok konuşuluyor ama moda başarısıyla değil! İki modelin defile sıasında podyumda yüksek topukların üzerinde dengesini kaybederek yere yuvarlanması moda dünyasının gündemine oturdu. Şaşırtıcı olan bir diğer ayrıntı; fotoğrafçıların bu anı kare kare yakalamasıydı; güçsüzleşen dizler, titreyen bilekler ve sonra adeta yere yapışan beden...

Ancak beklenenin aksine bu şekilde düşen modelin yüzündeki gayet soğukkanlı ifade... Yere düşen model, fotoğraflara yansıdığı gibi işte böyle kendini hemen toparladı hatta doğrulurken gülümsemeyi de ihmal etmedi. akat olaylar bununla son bulmadı! Defilenin finaline doğru bir başka model, kendini yerde buldu. Onun ayağında da benzer 'stiletto'lar vardı!

Beyazıt Öztürk'ten şaşırtan itiraf!


Sevgililer Günü’ne özel bir program hazırlayan ünlü şovmen bu zamana kadar 14 Şubat’ı hep yalnız geçirdiğini itiraf etti. Sevgililer Günü’nü yalnız geçirmekten yakınan Beyaz, “en son yaşadığım 14 Şubat üniversite yıllarındaydı. O zamanlar 4 yıllık bir ilişkim vardı. Hatta çok iyi hatırlarım bir 14 Şubat’ta cepte para yok ve sevgilime otogardar ucuz bir yüzük almıştım” açıklamasını yaptı.

Şarj süresi 1 ay olan cep telefonu çıktı...


Finlandiyalı mobil iletişim devi Nokia, cep telefonu kullanıcılarının en büyük sorunu olan ’şarj süresi’ni rekora taşıyor. İspanya’nın Barselona şehrinde düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde (Mobile World Congress) Nokia CEO’su Olli-Pekka Kallasvuo’nun da katılımıyla tanıtılan Nokia’nın E55 modeli, 1 ay bekleme süresine sahip. Hürriyet gazetesinin haberine göre önümüzdeki yaz aylarında piyasaya çıkacak olan E55, aynı zamanda en ince akıllı telefon unvanını da alacak. Üzerinde 3.2 megapiksellik bir de kamera bulunan E55’in Avrupa’daki vergi hariç satış fiyatı 265 Euro olacak. Ekonomik durgunluğun herkesi olduğu gibi GSM sektörünü de etkilediğini belirten Nokia Başkan Yardımcısı Kai Oistamo, durgunluğa karşı Nokia’nın yeni çözümlere odaklandığını söyledi. Oistamo, E55 ve E75’in pek çok yeni özellikle kullanıcıların verimliliğine katkı sağlayacağını aktardı.

Krizin etkileri

Nokia CEO’su Olli-Pekka Kallasvuo, "Çözümlerimiz ve yeni uygulamalarımız, gelişmiş mobil navigasyon ve tek tuşla e-posta erişimi gibi işlevlerle, insanların özel ve profesyonel hayatlarında gerçekten neyin önemli olduğunu bulmalarını ve bunlara öncelik vermelerini kolaylaştıracak. Mevcut ekonomik ortamda herkes teknolojinin maliyet ve avantajlarını daha yakından inceliyor. Yeni duyurduğumuz cihaz ve servisler Nokia’nın uygun fiyata güçlü çözümler sunma yaklaşımını yansıtıyor" dedi.

Cepten kolay e-posta

Nokia’nın Barselona’da tanıttığı bir diğer yeni model ise E75 oldu. Önümüzdeki aydan itibaren satışa sunulması beklenen E75’in fiyatının 375 Euro düzeyinde olması bekleniyor. Nokia’nın Barselona’da akıllı cep telefonları üzerinden e-postalara ulaşımı kolaylaştıran Ovi Mail oldu. Ovi Mail, sayıları bine ulaşan farklı e-posta hesabı hizmetlerinin tamamına tek bir noktadan ulaşma imkanı veriyor.

Bulunduğun yere göre internet içeriği

NOKIA, Barselona’da internet ve navigasyon odaklı yeni hizmetlerini de tanıttı. Sosyal Lokasyon adı verilen bu paket teknoloji sayesinde cep telefonu kullanıcıları bulundukları yere göre internet içeriğine kolayca ulaşacak. Örneğin, cep telefonunuz ile Barselona’da iseniz, internete bağlandğınızda Barselona ile ilgili içerik bilgileri öncelikli olarak size ulaştırılacak.

Facebook hapislik etti!

Denizli'de Pamukkale Üniversitesi'nde (PAÜ) iki öğretim üyesi arasındaki Facebook davası sonuçlandı. Bir öğretim üyesi diğer bir öğretim üyesinin adını kullanarak Facebook'ta sayfa açtığı gerekçesiyle 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

PAÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Resim-İş Eğitimi Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Safi Avcı, kendi adına Facebook'ta sayfa açıldığı gerekçesiyle Denizli Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş, yapılan teknik araştırmada, internet portalında yapılan işlemin, aynı bölümün öğretim üyelerinden Doç. Dr. Saadettin Sarı'nın bilgisayarından gerçekleştirildiği belirlenmişti.

Öğrencilerine bu internet portalına üye olmadığını ve böyle bir arkadaşlık daveti göndermediğini söyleyen Avcı, sitede kendi fotoğrafı ve adıyla bir sayfa bulunduğunu görünce, Denizli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Sarı hakkında ?Başkalarına ait bilgileri izinsiz ele geçirme ve yayınlama' suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen son duruşmada, taraflar yine hakim karşısına çıktı. Sarı, işlemin kendisi tarafından gerçekleştirilmediğini, kablosuz internet bağlantısı kullandığı için başkalarının kendi hattından bunu gerçekleştirdiğini söyledi.

Suçlamaları kabul etmeyen Sarı, üniversitede doçent olduğunu ve böyle bir şeyi gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını belirtti. Kendisine komplo kurulduğu ifade eden Sarı, önceki duruşmanın ertelendiğini ve basın yoluyla yıpratıldığını da kaydetti. Önceki verdiği ifadeleri yineleyen Sarı, "Evimin çevresindekiler bu olayı gerçekleştirmiş olabilir. Bizim çevremizde oturan ve kablosuz bağlantıyı görebilen bir bilgisayar kullanıcısı bu olayı gerçekleştirmiş olabilir. Bu bir iftiradan başka bir şey değil" dedi.

Toplumda saygınlığı olan kişiler olarak böyle bir olayla gündeme gelmelerinin üzüntü verici olduğunu söyleyen şikayetçi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Safi Avcı da, mahkemenin kararına saygı duyduğunu belirtti. Duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti, Doç. Sarı'yı TCK'nın 134. maddesine göre, ?Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl etmekten' 6 ay hapisle cezalandırdı. Sarı'nın iyi halini göz önünde bulunduran mahkeme cezayı 5 aya indirdi. Bir hafta içinde temyize gitmezse cezasının kesinleşeceğini söyleyen Hakim Halim Aktaş, bu davanın bir ilk olduğunu ve sonucun emsal teşkil edeceğini belirtti. Doç. Dr. Sarı, mahkeme kararını inceleyerek, temyize başvuracağını ifade etti.

Açıköğretim yönetmelikleri değişti

Açıköğretim yönetmeliklerinde bazı değişiklikler yapıldı. Resmi Gazete'de yayımlanan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemine Göre Öğretim Yapan Fakülteler Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre, açıköğretim sistemine göre öğretim yapan fakültelere kayıtlı öğrenciler öğrenime devam etmek istedikleri öğretim yılı başındaki kayıt yenileme döneminde kayıtlarını yenilemek zorunda olacak.

Açıköğretim sistemine göre öğretim yapan fakültelerin öğrencileri kayıt yaptırdıkları yıldan başlamak üzere ön lisans için 4, lisans için 7 yıl süreyle öğrencilik haklarından yararlanabilecek. Öğrenciler kayıt yenilemedikleri yılda öğrencilik haklarından yararlanamayacak. Kayıt yenilemedikleri öğretim yılları 4 ve 7 yıllık öğretim süresinin hesabına katılmayacak.

Açıköğretim sistemine göre öğretim yapan fakültelerin öğrencileri kaydedildikleri ve bulundukları sınıf, bölüm ve programda okutulan derslerin tümünü almak zorunda olacak. Ancak öğrencilerin Anadolu Üniversitesinden daha önce alıp da başarmış oldukları Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Türk Dili, Yabancı Dil ve Temel Bilgi Teknolojisi dersleri transfer edilebilecek. Diğer yükseköğretim kurumlarından ders transferi yapılmayacak.

Farklı alanlardan dikey geçiş yapan öğrencilere fakülte kurulunca kararlaştırılan lisans öğrenimine hazırlık programı uygulanacak. En fazla iki dersten başarısız olan dikey geçiş öğrencileri, başarısız oldukları bu dersleri 3. sınıfta almak kaydıyla 3. sınıfa kaydedilecek.

İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Programı Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'te de bazı değişiklikler yapıldı.

İngilizce Öğretmenliği Programında her ders için en az bir ara sınav, bir yıl sonu ve bir bütünleme sınavı yapılacak. Ayrıca yıl boyunca kısa sınav, ödev gibi değerlendirmeler de yapılabilecek.

KREDİLİ SİSTEM

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemine Göre Öğretim Yapan Fakültelerin Kredili Sisteme Dayalı Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'te de kayıt ve kayıt yenileme esaslarının her öğretim yılı başında üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği genel ilkeler çerçevesinde, fakülte yönetim kurulunca belirlenmesi öngörüldü. Öğrencilerin kayıtlarını yaptırabilmeleri için bu esaslara uymaları ve katkı payı ile öğretim giderlerini ödemeleri gerekiyor. Kayıtlı öğrenciler, öğrenime devam etmek istedikleri öğretim yılı başındaki kayıt yenileme döneminde kayıtlarını yenilemek zorunda olacak.

Öğrenciler Anadolu Üniversitesinden daha önce alıp da başarmış oldukları derslerden ilk kayıt süresi içinde kredi transferi isteğinde bulunabilecek. Bunun için dilekçelerinde almış oldukları ders veya dersleri hangi derse karşılık transfer etmek etmek istediklerini açıkça belirtmiş olmaları gerekiyor. Öğrenciler kredi transferi yaparken daha önce aldıkları birden fazla dersi bir derse karşılık gösterebilecek. Yönetmelikler, 2009-2010 öğretim yılı başından itibaren yürürlüğe girecek.

Aysun iş kadınlarını kızdıracak


“Haydi Gel Bizimle Ol” programı ilginç bir tartışmaya sahne oldu.

Çiğdem Anad’ın sorusu üzerine lafa giren Aysun Kayacı, “Yöneticiler kadın olsa her ay kriz çıkardı” dedi.

Aysun Kayacı, genellikle suskun olduğu programın bu haftaki bölümünde kendinden beklenmeyecek bir performans sergiledi. Kelebek'in haberine göre, canlı yayın boyunca çok aktif görünen Kayacı, hem esprileri hem de ilginç söylemleriyle ön plana çıktı. Günün en ilginç yorumu da yine ondan geldi. Kayacı, kadınların özel durumları nedeniyle her ay kriz çıkarmaya yatkın olduğunu ileri sürdü.

Global krizin erkekler yüzünden çıktığını belirten Çiğdem Anad’ın “Acaba bu CEO’lar (üst düzey şirket yöneticisi) kadın olsaydı krizler olmaz mıydı?” sorusu üzerine lafa giren Aysun Kayacı, “Valla o zaman ayda bir kriz çıkardı. Hani burada da oluyor ya” dedi. Kayacı’nın regl dönemini kastederek yaptığı bu ilginç yorum, stüdyoda gülüşmelere
sebep oldu.

"Biraz daha sallasam neler çıkacak?"

Kılıçdaroğlu'na Sultanbeyli'de, geçen hafta bin kişi ile birlikte partiye katılan Kadiri şeyhinin torunu Abdül Hafız Aydın destek verdi.

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sultanbeyli'de 5 bin kişiye hitap etti. Konuşmasında AKP'yi eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bunlar önce mücahitlerdi, sonra müşahit, şimdi de meteahhit oldular" dedi.

Geçen hafta yaklaşık bin kişiyle birlikte CHP'ye katılan ve Siirt'in Tillo köyünde yaşamış Kadiri şeyhi İsmail Fakirullah'ın torunlarından Abdül Hafız Aydın ve CHP Sultanbeyli Belediye Başkan adayı eski imam Osman Nuri Bedir ile fotoğraf çektirdi.

CHP'nin Sultanbeyli seçim irtibat bürosunun açılışını yapan Kılıçdaroğlu'na il başkanı Gürsel Tekin, Sultangazi belediye başkan adayı Arif Sağ ve Sultanbeyli başkan adayı Sultanahmet Camii eski imamı Osman Nuri Bedir eşlik etti. Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı açılışta konuşan Kılıçdaroğlu, "AKP'liler Sultanbeyli bizim kalemiz diyor. Burayı AKP'nin değil onuruyla yaşayan, oyunu satmayanların başkenti yapmaya hazır mısınız" dedi. "Şu AKP'yi biraz daha sallayıp silkelesem daha neler çıkacak" diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Onların maskelerini indirdim ben. ONlar da sizin gibi mütevazi insanlardı. Önce müteahhit oldular. Sonra yolsuzluğa, kul hakkı yemeye müsait oldular. Ben onların yaptığı gibi sizin omuzlarınıza binmeyeceğim. Kemal Kılıçdaroğlu halkın hizmetkarıdır. '5 yıl içinde yoksul aile kalmayacak' dedik. Diyorlar ki 'onlar hayal aleminde'. 150 milyar dolar para harcadın. Hangi sorununu çözdün. Belediyenin 23 şirketi var. Karlı mı zararlı mı bilen yok. Buralarda kaç kişi çalışıyor bilen yok. Ben başkanlık koltuğuna oturunca belediyede sinek uçsa duyacaksınız. Biz söz verdik. Yerine getirmezsek hesap vermek bizim namus borcumuzdur".

AKP'nin hakkında yolsuzluk yaptığına dair araştırmalar yaptığını da belirten Kılıçdaroğlu, "Babamı bir sözü var: 'Sen doğru dur. Eğri belasını bulur'. Mal varlığımı araştırsınlar. Bir şey bulamayacaklar. Biz Türkiye'yi değiştirip adaleti getireceğiz" diye konuştu.

Konuşmasının ardından seçim bürosunun açılışını yapan Kılıçdaroğlu'na Sultanbeyli halkı büyük ilgi gösterdi.

Açılış sonrası gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu'na bir basın mensubu SSK Genel Müdürü olduğu dönemde Göztepe SSK Hastanesi'nin bakım onarım ihalesinde yolsuzluk yapıldığı yönünde iddialar bulunduğunu belirterek "Ali Özcan'ı tanıyor musunuz?" diye sordu. Kılıçdarooğlu ise şu yanıtı verdi: "Ben sosyal sigortalar kurumundan emekli olduktan sonra dokunulmazlığım yoktu. Hiç kimseye özel rant sağlamadım. 'Rant sağladı' diyen bir varsa çıksın söylesin. Ben de merak ediyorum hangi rantı sağladım. Her kuruşun hesabını Kılıçdaroğlu verir. Kemal Kılıçdaroğlu birileri gibi belli dosyaların kişilerin arkasına saklanmaz. Kılıçdaroğlu için isterlerse çocukluğundan başlayarak bütün dosyasını inceleyebilirler. Kılıçdaroğlu, 5 kuruşun hesabını sorar. Eğer bana bir şikayet gelmiş o şikayeti göz ardı etmişsem, o şikayeti görmemişsem bu sorulara muhatap olabilirim. Onun dışında gerisi bana vız gelir tırıs gider açık ve net."

Kılıçdaroğlu daha sonra Güngören'deki Green Park Otel'de partiye katılım törenine katıldı. Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada da "İstanbul'u akıllı adamlar yönetmedi. Kendi cepleri için rant sağlamak ve akrabaları için yönettiler" dedi. Gürsel Tekin ise, Başbakan Erdoğan'a seslenerek, "Yaptığınız yolsuzluklar ortaya çıkınca bunlar CHP medyası diyorsun. Size hizmet eden yandaş yazarlarınız bunlar hakkında neden kounuşmuyorsun" dedi.Törende "Kuyumcu Başbakan" ve "Vur vur inlesin Tayyip dinlesin" sloganları atıldı.